4.4

2.4K 198 73
                                    

Merhabalar efendim, normalden biraz daha uzun bir bölümle karşınızdayız. Yorumlarınızı eksik etmeyin, bu bölüm satır arası yorumlarda buluşalım ✨

Vote vermeyi de unutmayalım elden ele geçirelim djdkfkdkd

Ahu Özata

Üzgün hissediyordum.

Yorgun, biraz da tükenmiş.

Normalde de çok mutlu yaşayan biri değildim, depresif tarafım her zaman içimde kıpır kıpır ederdi. Yüzüm güldüğü an beni dürter, suratımı da düşürmesini iyi bilirdi. Şimdi ise beni sevindirecek hiçbir neden yoktu hayatımda, sabah uyanıyordum kendime üzülüyordum, akşam yatarken de Sare'nin yaşadıklarına ağlıyordum.

Son üç dört günüm o kadar kötüydü ki, ilk defa ayaklarım Cengiz'e doğru giderken kalbim heyecanla kasılmıyordu.

Derin bir nefes aldım, kolumdakini kontrol ettikten sonra buluşmamıza yarım saat kaldığını teyitlediğimden biraz daha sakin yürümeye başlamıştım. Hatta favori arkadaşımla konuşabileceğim on dakikayı arttırdığım için kendimle gurur bile duymuştum.

"Talha?" dedim günün ilk gülümsemesini dudaklarıma yerleştirerek, karşılığında bana bakan ışıl ışıl gözlerle günüm bir tık daha güzelleşmişti.

"Ahu abla," adımın söylenmesi ve bana doğru meyil edilmesiyle ona doğru eğildim. Kollarımı bedenine doladıktan sonra da yanındaki boşluğa, Talha'nın tam yanına oturmuştum. Neyseki zamanında kızlarla ona güzel bir minder almıştık, yoksa bu soğuk zemin insanı net hasta ederdi. "Nasılsın bakalım?"

"İyiyim, sen nasılsın?" Elimle alnına düşen saçlarını düzelttim, bir taraftan da "Beni sorma," demekten geri kalmamıştım. İçimdeki ses küçücük çocuğa da dert yanmazsın be Ahu, diye beni çimdikliyordu ama nafile bir çabaydı. "Sen de mi kötüsün?"

Talha'nın verdiği cevap tek kaşımı yukarı kaldırırken çantama yöneldim, "Başka kim kötü? Annende sıkıntı yok değil mi?" diye sormayı da ihmal etmemiştim. "Yok, çok sevdiğim bir abim. O da üzgündü bugün."

Depresyonla harmanlayarak fırına verdiğim çikolatalı kekimi saklama kabıyla birlikte çantamdan çıkarttım. "Vayy, demek benden başkalarıyla da arkadaşlık ediyorsun?" demiş, hiç utanmadan küçücük çocuk bu demeyip attığım tribin dozunu da yükseltmiştim. "Biz Talha Bey seviyor diye onun en sevdiği kekten yapıp getirelim, o diğer arkadaşlarını anlatsın. Ne güzel ya."

"Çikolatalı olandan mı?" diyen Talha çekingen bir tavırla gözlerimin içine baktığında kafamı onaylar anlamda salladım. "Karnın açsa yemek de yiyebiliriz," dedim hemen, Cengiz beni on dakika daha beklese ölmezdi. "Yok Ahu abla, az önce yedim."

"İyi bakalım," dedim saçlarıyla oynarken, gözleri o kadar güzeldi ki bu çocuk büyüyünce çok canlar yakacak dedirtiyordu. Tabii yakmaması için ablalık tarifemi Talha'ya da uygulayıp ona nasıl centilmen olunur tüyolarını boş buldukça veriyordum. "Ye de söyle, güzel mi değil mi duyayım ağzından."

Talha bu anı bekliyor gibi saklama kabının ağzını açtı, çikolatalı kekime saldırdığı an bir kız gelmiş, tartıya çıkıp kilosunu öğrendikten sonra da para uzatmıştı. Talha'nın yardımcısı gibi parayı aldım, o keki yerken kendi cebimden de biraz eklemiş, onun çantasına sıkıştırmıştım. "Efsane olmuş, eline sağlık."

Ahu ile CengizWhere stories live. Discover now