1.9

2.2K 165 31
                                    

Cengiz Asoğlu

"Velim gibi gelecek misin gerçekten?" Yanımda gevşek gevşek sırıtarak yürüyen Timuçin "Tabii ki geleceğim," diyerek ellerini de ceplerine sokmuştu. Dağınık saçları ile veliden çok mahalle serserisine benziyordu.

"Timuçin buradan derse gideceğim yavrum, sana ayıracak vaktim yok. Hadi işine," diyerek onu kovma çalışmalarıma devam ettiğimde 'cık cık' diye sesler çıkararak, kafasını da iki yana salladı. "Ben evde tek başıma guguk kuşu gibi oturamam, oturursam kesin Eslem'e mesaj atarım."

"At," dedim ciddi bir sesle. "Lütfen at, bıktım senden iki günde." Ben, Timuçin Eslem çiftinin kum torbası sıfatına layık görülmüş Cengiz Asoğlu; az sonra Timuçin'in kafasına geçiverecektim.

Kavga etmeleri, barışmaları, kalmaları gitmeleri, her biri itinayla benim başıma patlıyordu.

Örnek ile desteklemek gerekirse Timuçin, Eslem ile kavga edip onu aramamak istiyorsa, tabii ki de Cengiz'in peşine takılarak kafasını meşgul ediyordu.

Arka planda açılan dizi gibi bir şeydi benim hayatım, öyle vasfı düşüktü.

"Atmayacağım, bu sefer haklıyım." dedi bastıra bastıra. "Beni ailesiyle daha ne kadar tanıştırmayı erteleyebilir ki?"

"İstediği kadar Timuçin, sonuçta ablaları sana bayılmıyor." Haklı olduğumu bilse de sırf haklı çıkmak için "Sevdiririm, ne olacak? Sanki daha ne kadar kaçabilecek bundan," diye söylendi.

Eslem yerinde olsam düğünden bir gün önce tanıştırırdım ki, Timuçin'in bir pot kırmasına fırsat kalmadan imzalar atılabilsin.

"Ya kız tıp okuyor Timuçin, hiç uzatmadan bitirse dahi okulu iki sene sonra bitiyor senden," dedikten sonra işaret parmağım ile alnını dürttüm. "Azıcık toplama falan yap, daha seneler var okulu bitirip evlenmesine ve evleneceği adamı ailesiyle tanıştırmasına."

"Ha diyorsun ki ayrılma ihtimalimiz var?" dedi kin dolu bir sesle. "Eyvallah ya, liseden beri canımızı dişimize takalım, Ankara Eskişehir yolundan sorumlu memur olalım, hasret çekelim, üstüne bir de terk edilelim!" Yok, bu çocuk iki gün Eslem ile konuşmasa zekası düşüyordu. Kız hayrat gibiydi, zekasından bu avel de faydalanıyordu herhalde. "Aferin Eslem hanım, aferin, biz kimiz ki ya zaten-"

"Ulan ben dedim bunu, kıza ne yükseliyorsun?" diyerek sözünü kestim. Gazı aldığı için hızlı gidiyordu ama benim verdirdiğim mola işe yaramadı. "Yok gülüm yok, haklısın. Ulan vay be, evlenilmeyecek erkek olduk."

"Götünden anlamasan bir şeyleri," diye söylenerek onu kendiyle baş başa bırakmak istiyordum ama yapamıyordum çünkü velim olduğundan benimle birlikte kulüp toplantısına geliyordu.

Ana binanın merdivenlerini çıkarken "Hazır gelmişken bizim kulübe gir bari, sizin bölümden kimse yok," dediğimde Timuçin ciddiyetle kafasını iki yana salladı. "Koskoca İdari İktisadi Bilimler Fakültesinin İktisat bölümünü temsil etmeye layık değilim, ben faturalarda bizim evi bile temsil etmiyorum."

"Bölümünün alnına kara leke sürecek ne yapabilirsin oğlum?" Açık olan kapıdan geçecekken, bana öncelik verdi. "Kulübün en faaliyet meraklısı ve etkinlik severi olmamak bile bizim bölüme gelecek bir lekedir kardeşim, İktisat bölümünün bu sosyalliğini yansıtmayanı bölümden kovuyorlar."

Ahu ile CengizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin