1.8

2.4K 179 40
                                    

Ahu ÖZATA

Şu sıralar hayatımı matematikteki denklemlere benzetiyordum.

Bu denklem öyle lanet bir şeydi ki eşitliğin sağ tarafına hür irademle birsürü sayı ekliyordum, üstelik içim mutlulukla doluyordu. Nihayet diyordum artık daha büyük bir sonuç elde edeceğim.

Tam çözüme ulaşacağım derken bu sefer de eşitlik kurallarım var benim diyordu ve sağ tarafa ne yazdıysam sol tarafına da aynı sayıları ekliyordu.

Yani sayılar ne kadar büyürse büyüsün sonuç hep aynı çıkıyordu, en başta neredeysem yine oradaydım. Belki de daha kötü bir durumdaydım bilmiyorum, sayılar büyüdükçe hesap da giderek zorlaşıyordu, aptallığıma doymayarak yolu uzattığımla kalıyordum.

Benim neyimeydi zaten hayatın denklemini bozup, Cengiz'le aynı hocaya düşmek falan? Olacağı varsa kendiliğinden olurdu, hem boşuna mı nasibinde varsa eğer Fizan'da bile yaşasa gelir bulur diyorlardı? Demek ki atalara güvenip kendi haline bırakmak lazımdı.

Elimdeki ıhlamurdan bir yudum aldım ve bacaklarımı kucağında taşıyan Nisan'a gülümseyerek baktım. Dün regl öncesi triplerine girip beş saat aralıksız gerzek gibi ağladığımdan iki arkadaşım da bana merhamet göstermeye karar vermişti.

Böyle sümsük bir başrolü izlemeye katlanamıyorum diye dolaşan Nisan'dan Harry Potter'a mı başlasak teklifi aldığımda bir şeylerin yolunda gitmediğini ben de fark etmiştim.

Duygu kesemin içerisine regl dönemi hassasiyetinin yanı sıra aşk acısını da eklenmiş olmalıydı. Bu kese de muhtemelen göz altı torbalarımın altında bir yerlerde saklı olduğundan yeni duygular eklendikçe yaş olarak yanaklarımdan süzülüyordu. Aksi halde ağlamaktan altı şişmiş gözlerime başka bir açıklama bulamıyordum.

Korkunç görünüyorlardı.

Ağlamalarımın arasında arkadaşlarımın bana sunduğu film teklifini de reddetmemiştim tabii, hava henüz aydınlık olduğu için tüm perdeleri kapatarak gündüz vakti Harry Potter izlemeye başlamıştık.

Sare tonlarca işi olmasına rağmen en sevdiği seriyi izliyoruz diye ağzı kulaklarında mısırını yiyordu, Nisan bir Percy Jackson hayranı olarak göz devirmekle meşguldü, bense bu iyileştirme seansının muhatabı olarak neden Yüzüklerin Efendisi izlemediğimizi sorguluyordum.

Orta Dünya'nın kaderini 56 cm'lik varlıkların değiştirmesi bana mucizevi gibi geliyordu. "Baya zordur gerçekten," deyip dolan gözlerimi tavana çevirdim ve elimi hava gelsin diye salladım. "Küçücük çocuk dünyanın kaderini değiştiriyor bir de bana bak."

"Alt tarafı uçan topu yuttu Ahu, üstelik bunu bile şans eseri yaptı. Tüm film boyunca yaptığı gibi."

Nisan sıfır duyguyla konuşurken ben gözlerimden yaş akmaması için onları karanlığa hapsettim. Biraz kapalı dururlarsa daha iyi olabilirdi. "Frodo'dan bahsediyorum Nisan, bana ne Harry'den. Sam'le ikisi on numara çocuklardı, canlarım benim."

Konuşmamdan sonra kızlardan ses gelmeyince gözlerimi açtım ve ikisinin de bana olan garip bakışlarıyla karşılaştım. "Harry sizin koltuğa Frodo olarak mı yansıyor Nisan? Ne saçmalıyor bu?"

Nisan yüzünü ekşitti ve "Gerçekten sabrım sınanıyor benim bu evde, huzurum falan kalmadı," dedi. "Arkadaşlar biz geri zekalı mıyız, neden Cengiz Ahu'ya mesaj falan atmıyor diye triplere girdik bana biri açıklasın lütfen. Ne zaman yazıyordu ki?"

Ahu ile CengizWhere stories live. Discover now