4.9

2.1K 199 44
                                    

Efkarlı bir bölüme hoşgeldiniz efendim, kemerlerinizi bağlamayı, oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfennn♥️

Cengiz Asoğlu

Bir rakı sofrasındaydık.

Öncekinin aksine bu sefer bardağı dolup boşalan ve tekrar doldurulan bendim, tam da olması gerektiği gibi.

Arkada çalan şarkı, bağırarak eşlik eden insanlar, ortamın ağır havası; hiçbiri umrumuzda değildi, sessizce bardaklarımızdaki sıvıları yudumluyorduk.

Batuhan, Timuçin ve beni buraya çağırdığında aslında gelmeye ne ben gönüllü olmuştum, ne de yanımda oturan en yakın arkadaşım. Beni ikna eden Batu'nun daha önce duymadığım kadar kötü gelen sesiydi.

Kendisi de en az sesi kadar kötü görünüyordu.

"Sağ olun," dedi rakı bardağını sallarken. Bize bakmıyordu, özellikle de Timuçin'e gözleri çok az değiyordu. "Kalkıp geldiniz, eyvallah."

Sözsüz iletişimi tercih ettim ve bardağımı ona doğru havaya kaldırarak, kendininkini çarpmasını bekledim. Göz ucuyla bakmış, yamuk bir gülüşle de uzattığım bardağa, bardağını değdirmişti.

Yine bir sessizlik oldu, Timuçin rahatsızca kıpırdanmıştı o sırada. Batuhan'da fark etmiş olacak ki olduğu yerde biraz dikleşti, söze girmek istediğini anladığım için arkama yaslanıp, dinleme pozisyonuna geçtim.

"Kusura bakma Timuçin," dedi çekingen bir sesle. "Ne olursa olsun, böyle bir konuda Eslem'in adını ağzıma almamam gerekirdi." Timuçin, dirseklerini masaya yasladı ve çenesinin altına sağ elini koyup "Öyle," diye onayladı.

Tek kırmızı çizgisi vardı, o da Eslem'di.

Başka bir konuda yüz astığını görmek bile nadir olurdu ama Batuhan sınırları çok aşmıştı, bu yüzden de onun hiç görmediği yüzüyle karşılaşıyordu şu an. "Özür dilerim," dedi sonunda Batuhan, Timuçin ise sakin bir ifade ile kafasını olumlu anlamda salladı.

"Eyvallah," dedi onu taklit ederek, sonra da gözlerini kısmıştı. "Eslem'in adını geçirmen bana ne kadar ayıpsa, Cengiz'e de o kadar ayıp Batuhan."

Konu benim üstümden devam edecek gibi durduğu için tek kolumu masaya koydum, duruşumu da epey düzeltmiştim. "Biliyorum," dedikten sonra, bardakta kalan tüm rakıyı tek seferde içti. Benim ve kendinin içkisini tazelerken, "Biliyorum," diye de tekrarlamıştı.

Ben de bir sorundum ama sanki Batuhan'ın çok başka sorunları da vardı.

Tıpkı benim de ondan çok başka sorunlarım olduğu gibi.

İkimiz de hızlı gidiyorduk, o doldurur doldurmaz bardaklar yine yarılanmıştı. "Açık konuşalım mı Cengiz?" diye sordu Batuhan, derin bir nefes alıp "Konuşalım," dedim. Benim kaçacak pek bir şeyim kalmamıştı zaten, en büyük pişmanlığım ortada öylece duruyordu.

Tüm sokaklarım çıkmaz, yürüdüğüm tüm yolların sonu ıssızlıktı.

"Ağır konuştum, Nisan Eslem falan," Göz ucuyla Timuçin'i kontrol etti, ben de kısa bir bakış atmış ve çatılan kaşlarını görmüştüm. "Gereksizdi, hiç karıştırmamalıydım. Özür dilerim,"

Kafa salladım. "Öyle bir adam olduğundan değil, asıl senden hiç beklemediğimdendi tepkim. Herkesten beklerdim," Beni işaret etti elindeki bardağın altını bana doğrultarak. "Senden beklemezdim."

"Ben de," dedim dürüst olarak. Arkadaşının sevdiği kızı seveceksin deseler, siktiri çekip geçerdim rahatlıkla. Birini sevmem bile öyle uzak bir ihtimaldi ki, bir de bunun arkadaşımın sevdiği kız olması, muhtemelen aklımın ucundan bile geçmezdi.

Ahu ile CengizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin