5.0

2.3K 175 35
                                    

Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin efenim, bereketli bir Ahu ile Cengiz günü olabilir bugün ahahsjdjd Akşam görüşmek üzereee

Ahu Özata

Uykumun en tatlı yerinde uyandırılmanın mahmurluğu henüz üzerimdeydi. Yaklaşık bir dakikadır kapımın önünde dikilen, ayakta zor duran platonik aşkıma öylece bakıyordum. Kafam durmuştu sanırım, ne içeri davet etmek geliyordu aklıma ne de adını telaffuz etmekten başka bir söz.

"Cengiz?" dedim ikinci kez, sonra sallanması dikkatimi yerine getirdiğinden "İyi misin?" diye sormak anca aklıma gelmişti.

Karşımdaki boylu boslu, delikanlı çocuk alkolün etkisiyle kafasını sağa sola sallarken tam anlamıyla bir bebek gibi gözüküyordu. Kollarını belime dolayıp bana sarılınca da derin bir iç çekmişti.

"Ne oldu?" Sesimin telaşla çıkmasını engelleyemiyordum, "Ailenle alakalı bir sorun mu var?"

Cengiz tekrar derince soludu, "Şu an sorunum yok," dediğinde bana daha çok sarılmıştı. Olayın şokunu atlatmayı falan boş verdim, ben de onun yaptığı gibi kollarımı bedenine sarıp gülümsemiştim.

Bir tarafım hala endişeliydi, ne oldu da bu çocuk gecenin bir vakti kapıma dayandı diye düşünmeye devam ediyordum. Bir tarafım ise ne olduysa çok iyi olmuş diye bencilce sırıtıyordu, üstelik bu sırıtışı dudaklarıma da yansıyordu.

Boyu yüzünden bana sarılmakta zorluk çeken Cengiz tarafından bir anda hafifçe yukarı kaldırıldım. Çok değil, bi üç beş santim yerden yukarı havalanmıştım ama bedensel tepkim yüzünden Cengiz beni hemen yere indirmişti. "Ahu."

İsmimi söylemesiyle birlikte daha çok gülümsedim, sesi öyle tatlı çıkıyordu ki insanın kalbi pırpır ediyordu. "Biraz içeride oturayım mı?"

Normalde asla böyle şeyler söylemeyeceğini bildiğim Cengiz'in yüzünü görebileyim diye kafamı hafif geriye aldım. Kolları hala belimi sararken de yüzüne bakıyordum. "Neler olduğunu anlatırsan oturabilirsin."

Gözlerime bakarken yine derince soludu, nefes alıp vermede sorun mu yaşıyordu bilmiyordum ama kaşlarını yukarı kaldırmış, "Anlatamam, ben gideyim o zaman," deyip kollarını belimden çekmişti. Ben onu "Dur, şaka yaptım. Geç içeri," diye durdurmasaydım da gerçekten gidecekti.

"Gel üstündekini çıkartalım," Hala açık duran kapıyı kapatmadan önce Cengiz ayakkabılarını çıkarttı. Ben de o içeri girer girmez üstündeki ceketten kurtulmasına yardım ettim.

Onu odama mı götürsem salona mı ikileminde kaldığım esnada Sare kendi odasından çıkmış, sanki iç sesimi duymuş gibi gözleriyle benim kapımı işaret etmişti. Nasıl yapıyorduk bilmiyorum ama birkaç yıl geçmesine rağmen birbirimizin düşüncelerini rahatça okuyabiliyorduk.

Arkadaşıma gülümsedim, sonra da salona doğru geçmeye çalışan Cengiz'in kolunu tuttum. Onu kendi odama sürüklediğimde kapıyı açtığım an yeni jetonu düşmüş gibi "Beni odana mı alacaksın?" diye sordu. Hala ayakta durmakta zorlanıyordu, üstelik kolunun altına da girmiştim. Umarım düşecekse de yatağıma düşerdi. "Tövbe tövbe," dedim kendi dur durak bilmeyen düşüncelerime, ee insan iki yıldır deli gibi sevince biraz öpüp koklamak istiyordu. "Bence de tövbe Ahu, sen niyeti bozmuşsun."

Cengiz söylediği komikmiş gibi seslice güldü, Hankişi'yi uyandırırsa iki tokat yiyecekti muhtemelen. "Sessiz ol, çok gürültü yapıyorsun bak." Cengiz "İyi tamam ama bir şey yapma bana," dedi, sonra da tek gözünü kısıp ne düşündüyse artık kapımı kendisi açtı.

Ahu ile CengizWhere stories live. Discover now