5.5

2.9K 312 150
                                    

Geç kaldık bugün biraz, mazur göreceğinize inanarak salıyoruz bölümü :'))

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyinnnn ♥️

Cengiz Asoğlu

"Yine başımda kavak yelleri, acıyı sardı yarin alevleri."

Yanağıma uzanan eli hızlıca fark ederek, kendimi geri çektim. "Ama çakmak çakmak gözleri, tam onikiden vurdu kalbimi!" diye şarkıyı söylemeye devam eden Timuçin önce gözlerimi, sonra da kalbimi işaret etmişti. "Ne bu keyif Timuçin Bey?"

"Benim her zamanki halim de seni sormalı müstakbel avukat, ne bu haller? Saç baş falan, yakıyoruz." Beni şöyle bir baştan aşağı süzüp, kısa bir ıslık çaldı. "Yalnız ayıp oluyor kardeşim, tek meziyetimiz tipimiz böyle yapıyorsun o da gölgede kalıyor."

Aptallığına gülerken "Senin meziyetin anca Eslem'e kadar zaten, benle alakası yok." diye söylenmiştim. Timuçin hanımcılığın dördüncü cilt ansiklopedisini yazdığından seri şekilde beni onayladı. "Allah Allah, sen de çok ortalık malı değilsindir kardeşim aslında, bu yakışıklılığın sebebi ne?"

"Her zamanki gibiyim yavrum," dediğimde kaşlarını kaldırdı. "Aynada tüm saç tellerini yeniden yapıyor gibi şekillendiriyorsun sabahtan beri, daha önce aynanın yerini bildiğinden bile şüpheliydim."

Timuçin konuşurken saçımdaki elimi hemen indirdim ve boğazımı temizleyerek aynaya hafifçe eğilmeyi kestim. "Abartma," dedim sadece. Hadi hadi der gibi bir el hareketi yaptı, kendini de duvara yaslamıştı. "Doğum gününde ortadan kaybolmalar falan, sen kimi yiyorsun koçum?"

Boğazımı temizledim tedirginlikle, aynı anda da tekrar aynaya eğilmiştim. Ortadan kaybolup neler yaptığımız belliydi sonuçta, Timuçin de cin gibiydi. Anlayıp başımın etini yemesi an meselesiydi.

"Mükellef kahvaltı sofraları falan?" diye de ekledi benden cevap gelmeyince. "Hep kızmıyor musun, hazırladık işte. Ye bir şeyler," dedim rahat olmaya çalışarak. Sırıttı ve kaşlarını yukarı kaldırıp hemen indirdi. "Yok, ben o sofranın kime hazırlandığını iyi biliyorum."

"O zaman ne caz yapıyorsun?" Pozisyonunu hiç bozmadan kınar gibi kafasını iki yana salladı. "Ben bu ilişki için çok emek verdim. Tüm gelişmelerden haberdar olmak hakkım," Eliyle baştan aşağı beni gösterdi. "Üstündeki ölü toprağı atıldı resmen, bir gecede gençleştin. Allah'ın hikmeti deyip geçecek miyiz?"

"Geçebiliriz yavrum."

"Geçemeyiz gülüm," Duvardan sırtını ayırdı ve sırtıma elini atıp itti. "Git gömleğini de değiştir, kızı eve kahvaltıya çağırmışsın, utanmasan damatlık giyeceksin."

"Ne giyeyim?" diye sordum sahici bir merakla. Dolabın karşısında bir süre düşünmüştüm ve en özenli olacağım hal bu gibi gelmişti. "Sweat giy gülüm, romantik akşam yemeğine mi çıkıyorsunuz sanki?"

"Paspal durursa-" Timuçin kahkaha attıktan sonra beni odamın içine itti. "Durmaz durmaz, evin içinde gömlek giymekten daha mantıklı emin ol."

"Öyle olsun," dedim kendi kendime söylenerek. Dolaptan bol bir sweat almadan önce gömleği çıkarmış, yatağın üstüne fırlatmıştım. "E maşallah bu haline de, bu Furkan şerefsizi mevzusu ne?"

"Timuçin," dedim sinirle. O orospu çocuğunun yaptığı hareket aklıma geldikçe sinir başıma vuruyor, daha çok dövmediğim için içim yanıyordu. "Alma şu gereksizin adını ağzına. Bitti gitti, çekildi aramızdan."

"Bitti gitti dediğin çocuğu hastanelik etmek, enayi mi var senin karşında? Çocuğu benzetmişsin, çekildi aramızdan diyorsun."

"Öyle olması gerekiyordu," diye yanıtladım, Timuçin her şeyimi paylaştığım tek kişiydi ama Furkan'ın yaptığı pezevenkliği de anlatacak genişlik bende yoktu. "E Ahu ile ne oldu?" Sorunun yönünü değiştirdiğinde çoktan üstümü giymiş, odam yeterince toplu dursun diye de gömleğimi dolaba yerleştirmiştim.

Ahu ile CengizTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang