0.7

3.1K 187 17
                                    

Ahu Özata

Sare tatlı biriydi.

Özellikle de telaşlıyken.

Bugün işinin ilk günü olma vesilesiyle aynanın önünden beş dakika ayrılmamış, 'bu da olmadı,' diye diye dördüncü kombininde karar kılmıştı. Nisan'la ben ise Sare son rötuşlara geçtiğinin haberini verdiğinden kapı pervazına yaslanmış, üstümüzdeki montlarla onun 'tamam çıkabiliriz' lafını duymayı bekleyen velisi gibi ayakta dikiliyorduk.

Normalde onu bu kadar özgüvensiz bulmazdım, bence kendisi de böyle biri olmadığını biliyordu ama sabah açtığı tarot falında iyi şeyler görmediğinden tribe girmişti.

Neymiş hiçkimse onu işe almayacak hatta gittiği yerde başına kötü işler gelecekmiş.

Sanki şimdiye kadar falda gördükleri çıkmıştı da neyse.

"Kızım gitmeyeceksek söyle de montları çıkartalım," diyen Nisan sabırsızca konuştuğunda ben sessiz kalmayı tercih ederek arkadaşımın aynadaki görüntüsünü izlemeyi sürdürdüm. Evimiz güney cepheydi, doğal gaz da yanınca haliyle içeride montla beklemek hafiften zulme dönüşmeye başlamıştı. Yine de gülümsüyordum işte, Sare'nin uzun zamandır paraya ihtiyacı vardı ve nihayet aradığı işi bulmuştu.

Üstelik Furkan ve Batuhan sayesinde.

Başlarda barlar sokağında çalışacağı için karşı çıkmıştık ama Furkan'ın söylediğine göre Sare onlar Public'te pratik yaparken temizlik işlerini halledecekti. Mekan açılmadan da işi bitmiş olacağı için insanlarla uğraşmayacaktı, tarot falın hesaba katmazsak gayet çalışılabilir potansiyelde bir iş gibi görünüyordu.

"Tamamdır, çıkalım," diyen Sare'yle Nisan kendini tutamadı ve büyük bir oh çekti. "Bir an hiç bitmeyecek zannettim, aynı Ahu'ya benzedi bu halin. Utanmasam Furkan'a aşık oldun falan diyeceğim."

Sare, Nisan'ın söylediğine göz devirdi ve aynı el ayak dolaşmasıyla ayakkabılarını giymeye çalıştı. "Sence ben olmayacak duaya amin diyecek kadar salak mıyım? Bu hayatta realist olmak lazım, Furkan'ı maksimum yedeğe atıp iki üç kesersin. Gözün gönlün açılır."

Onun söylediğine karşılık kapıyı kilitlerken "Abartma ya, bir kere o sana layık mı? Neden sadece tip olarak değerlendiriyorsun?" dedim.

Nisan da söylediğime katıldı ve "Tamam yakışıklı da, nihayetinde önüne gelene yürüyen, sohbeti sarmayan, tipinden başka da meziyeti olmayan-" durdu ve bir an düşündükten sonra "Pardon on iki parmağı var sayılır, o iki baget ellerine yapıştı unutmuşum, bu da bir meziyet sayılır," dedi.

Nisan'ın söylediğine güldüm ve iki elimi birbirine çarptım, "Harbiden de ya, "dedim. Tabii cinsiyetçi arkadaşımın aklı karışmış olacak ki "Gerçi bok atmaya gerek yok, baya iyi çalıyor şimdi," dedi.

Sare, "Neyse ki hala yakışıklı erkeğin hakkını verebiliyor, bravo," derken çoktan binadan çıkmıştık. "Public'e canlı müzik için gittiğimizde bu sefer dikkat edeceğim, Cenk de bateri çalıyor ya karşılaştırma yapmak istiyorum."

Kardeşimle Furkan'ın tarzları birbirine yakındı ama kardeşim olduğu için mi bilmiyorum Cenk bana çok daha orijinal gözüküyordu. "Senin şu Cenk yirmi beşlerine bir gelsin, direkt talibim Ahu haberin olsun."

Ahu ile CengizWhere stories live. Discover now