5.4

3.1K 357 220
                                    

Ahu Özata

Bugün benim güzelimin doğum günüydü.

Üç kız arkadaş ve onlarla aynı evde yaşayan, akrabalık ilişkisi bakımından enişte statüsüne sahip ama hangi arkadaşımdan kaynaklı bu konuma yerleştiğini bilmediğim Hankişi'yle birlikte evden çıkmaya hazırlanıyorduk.

Ben koyu yeşil bir elbise giymeyi tercih etmiştim, altımda çizmelerim vardı. Nisan bize göre daha şık bir gömlek ve etek kombini yapmış, Sare ise doğum günü kızı olmasına rağmen spor giyinmişti. Bana kalırsa en büyük değişim Hankişi'deydi, sakal tıraşını düzeltmiş, saçlarına da çeki düzen vermişti. Normalde hep deri ceket altına tişört giymeyi uygun buluyordu ama bugüne özel siyah bir gömlek giymişti. E ben de hakkını vermiş ve "Çok şık olmuşsun enişte," diyerek onu iyice moda sokmuştum.

"Sağ ol baldız," derken yüzü gülüyordu, bir taraftan da saçını yapmaya odaklandığım arkadaşıma bakıyordu. Yani gözleri her zamanki gibi Sare'nin üzerindeydi. "İçimde çok güzel bir his var, harika bir gün geçirecekmişiz gibi."

Saçlarına dalga verdiğim arkadaşımın buklelerini daha dağınık bir hale getirdiğim esnada güldüm ve "Garip bir şekilde ben de böyle hissediyorum," dedim. "İlk defa doğum günü kutlamıyoruz ama bu farklı bir atmosfere sahip."

"Çok kalabalığız ya, ondan," dedi Sare, sonra da gülümseyerek Hankişi'ye baktı. "Ben kalabalığı hep çok sevmişimdir."

"İyi iyi," dedi Nisan, odasından çıkmış ve sinirle küpesini kulağına takmaya çalışıyordu. "Arabada da kalabalık olacağız."

"Tamam bitti saçların," dedim Sare'ye, sonra da Nisan'a dönmüş ve "O neden?" diye sormuştum. "Dört kişiyiz işte."

"Hayır, Batuhan'ı da alacağız. Bu da bir türlü durmadı kulağımda," diye söylendi Nisan, Sare ise işi bittiği için koridordaki boy aynasının önünden çekilmişti. "Gel burada bakarak tak," dediğinde Nisan aynanın önüne geçtiği için onunla göz göze geldik. "Batuhan bizimle gelmez Nisan, bunun farkındasın değil mi? Hatta bana doğum gününe bile gelmeyebilirim demişti?"

"Aa onu ben halletim, o kadar mesai arkadaşıyız. Public'te sizden çok onu görüyorum, Nisan var diye gelmemek ne demek yani. Olmaz öyle şey." diyen arkadaşıma omuz siktim, Batuhan'ın gelmesini ben de istediğimden üstelememiştim ama hala araba mevzusu tek kaşımın aşağıya inmemesine sebep oluyordu. "Bizimle gelmeye nasıl ikna ettin?"

Nisan nihayet küpesini takmayı başarabilmişti, biraz kulağını kızarttığını görebiliyordum ama şu an burnundan solduğu için siniri yüzünden yanaklarının kızarıklığı daha belirgindi. "Onu da bir zahmet sen halledeceksin Ahu," dedi arkadaşım, "Hadi ara hemen."

"Ben mi?" diye sordum, işaret parmağımı da kendime doğrultmuştum. "Yapamam ya, olmaz öyle şey. Çocuk gelmeye karar vermiş, ulaşımına da karışmayalım."

"Ahu," dedi Nisan, ayağını da yere vuruyordu. "Görmezden geldiğinizi düşündüğüm için açık açık söylüyorum," deyip derince soludu. "Ben Batuhan'ı özlüyorum, eşeklik ettim ve bunu da düzeltmem lazım."

"Vay," dedi Sare, "Bugünleri de mi görecektik?" Sesi alayla karışık mutlu çıkan arkadaşıma Nisan kaşlarını çattı ve "Şu şekilde konuşma," dedi. "Zaten bu durumu kabullenmek benim adıma çok zordu, yaptığım aptallığın altında iyice ezilmeme sebep oluyor. Her şeyi berbat ettikten sonra aklım yerine gelmiş gibi ve ben bu hissi sevmedim."

Sare ellerini suçlu edasıyla kaldırdı, "İyi, tamam," dedikten sonra da hiç üstelemedi. İşte şimdi de bana söz hakkı doğmuştu. "Ya kusura bakmayın da ben bazı şeyleri yapmayın dediğimde neden aynı anlayışla karşılaşamıyorum?"

Ahu ile CengizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin