1.6

2.8K 167 95
                                    

Ahu ÖZATA

"Bravo ya, bir bunu yapmadığın kalmıştı."

Saat akşamın sekiziydi.

Bir önceki gece sabahladığım için uykusuzluktan gözlerimin altı şişmiş, esnemekten de neredeyse ağzımın kenarları yırtılacak hale gelmişti. Yine de uyumamaya yemin etmiş gibi yatağımda yüzüstü uzanmış, önümdeki kitabın ikinci serisini okumaya başlamıştım.

Yıllar sonra Eslem Karakul'un ilk kitabını tekrar okurken tuhaf hissetsem de bu sefer tamamen farklı bir gözle, en ince detayına kadar dikkat ediyordum. Hatta okuyorsunuz ama kitabın size ne anlattığını hiçbir zaman tam olarak anlamıyorsunuz diyen hocalarıma bile hak vermiştim.

Keşke vermeseydim.

Kitabın çoğu kısmını unutmuştum, aklımda kalanlar Cengiz'e aşık olan kızın genel olarak saçmaladığı kısımlardı. Özellikle Cengiz'in kantine çöp niyetine bıraktığı vişne suyunu, sırf pipeti üstünde diye alması aklımdan bir türlü silinmiyordu.

Hayır bir de Cengiz'e sorup teyit de etmiştim, gerçekten de çöplerini kantin masasının üstünde bırakıp sınıflarına dağıldıklarını kendi ağzıyla söylemişti. Eğer bir gün Eslem'le tanışırsam bu kadar realist bir yazıma gerek var mıydı gerçekten diye sormayı iple çekiyordum.

Gerçi Cengiz'e aşık olan, yine sarı saçlı, bu sefer yeşil gözlü, 1.70 boylarındaki kızımız daha neler neler yapmamıştı ki?

Kantinde Cengiz önündeki sırada diye onun verdiği para, kendisine para üstü olarak verilmişti ve kız o elli kuruşu hala saklıyordu.

Tüm bunlara rağmen birinci kitabı elli kere baştan okumayı tercih ederdim, çünkü ikinci kitapta anlatılan Cengiz bana biraz tuhaf gelmişti. İlk kısımda yazılanlar onun üstüne daha çok oturuyordu.

Henüz otuzuncu sayfada olduğum için kitabın içine girememiş olabilme ihtimalim de vardı tabii. Bir sayfa okuyup yarım saat kendi kendime analiz yaptığımdan ilerleyemiyordum.

İkinci kitapta Timuçin, Cengiz, sarı saçlı kız ve Eslem'in beraber çıktığı bir tatilden bahsediliyordu. Bu tatil ise üniversiteye geçtiğimiz senenin yaz tatilinde gerçekleşmişti. Kız ise bu sefer takıntılı değil de daha çok tatlı davranıyordu.

"Ahu diyorum?! Gerizekalı!"

Adımla beraber hakaret kelimesini aynı anda işitirken omuzuma da bir elin dokunduğunu hissederek hemen kafamı kaldırdım. Sare tepemde dikilmiş tiksinen gözlerle bana bakıyordu. "Ya Allah seni kahretmesin, hala mı okuyorsun?"

Arkadaşımın yüzüne dik dik baktım, resmen burnumdan soluyordum. "Şu an tatildeler ve akşam sahile gidecekler, çok sinirliyim bana bulaşma."

Sare söylediğime şok olmuş gözlerle baktı ve yatağımın yanındaki boşluğa oturdu. "Ahu sen aptal mısın? Kız günlük yazmamıştır herhalde, kurgu bu. Neyin tatili ya saçmalama-" dediğinde gözlerimi gözlerine diktim, o da "Ya şu haline bak, güzelim gözlerin ne hale gelmiş beyinsiz," dedi.

"Kızım kurgu olduğunun farkındayım ama ilk kitaptaki her şeyi Cengiz'e çaktırmadan sordum, ne yazıldıysa doğru işte. Keyfimden mi tribe giriyorum sanki?"

Sare eliyle alnıma bir tane yapıştırdı. "Bir de çocuğa bunları sordun mu?"

Yüzüstü uzandığım yatağımdan doğruldum ve Sare gibi ben de bağdaş kurdum. "Sordum tabii, Cengiz lisede ne haltlar karıştırmış öğrenebileceğim bir kaynak bu. Neden sormayacakmışım?"

Sare derin bir nefes aldı, "Allahım sen bana sabır ver," dedikten sonra da "İyi tamam okuyacaksın onu anladık da neden iki gündür bitmiyor bu zıkkım?" diye sordu.

Ahu ile CengizМесто, где живут истории. Откройте их для себя