❄ 26. BÖLÜM ❄

2.4K 253 9
                                    

"Ne düşünüyorsun?"

Sağ omzuna konan çocukluk arkadaşına omzunun üzerinden kısa bir bakış attı, Oyuncu. Düz bir sesle "Kardeşimi," dediğinde, Ruh kanat çırparak pencerenin yanına geçmişti. Kalın sesine yansıyan tizlik Ruh'un dikkatini çekmemiş görünüyordu. Pençelerini açık pencerenin ayaklarına yaslamış sırtı gökyüzüne çevrilmişti. Kanatlarını açarak gerilen Ruh, başını 360 derece çevirerek önüne döndü ve neon rengindeki koyu kırmızı gözlerini dostuna çevirdi.

"O çocuk tam bir aptal," dediğinde, Oyuncu sadece başını sallamıştı.

"Yersiz tehditlerini aklına takma."

Bir kez daha başını sallamakla yetindi ve elleri arasına aldığı gümüş bir taş ile uğraşmaya koyuldu. Fakat Ruh susmamış ve dostunu konuşturmak için çabalamaya koyulmuştu. İsimsiz ve Duygusuz ile konuştuktan sonra canı daha çok sıkılmıştı.

"Mehir denen kız yüzünden mi?"

Gagası ile kanatlarını tarayan Ruh'a kısa bir bakış atarak elindeki taşı gelişi güzel masaya fırlattı.

"O kızı öldüreceğim."

"Ciddi değilsin."

Ruh'un açık sözlülüğü karşısında başını elleri arasına alıp fısıldadı.

"Biliyorum."

"Generalin söyledikleri tamamen yalandı. Ortada büyük bir oyun dönüyor ve eğer düşüncelerim doğruysa Mehir ve Nolan büyük bir oyunun peşinde."

Başını ellerinden kurtaran Oyuncu, Ruh'a şüpheli gözlerini dikti ve anlamıyormuş gibi konuştu.

"Nolan, çocukluğundan bu yana pasif bir çocuktu. Bir şeylere karışmış olamaz. Ama Mehir denen kız fazlası ile tuhaf."

Yerinde kıpırdanan Ruh, pençelerinden birini kaldırıp diğeri ile yer değiştirdi ve arkasını dönerek dışarıyı izlemeye başladı. Bahçede gördüğü Nolan'a bakarak "Kızın raporlarını inceledin mi?" diye sorduğunda cevabı gecikmedi.

"Hayır."

Ruh'un başı 180 derece döndü ve dostunun mavi, keskin bakışlarını buldu.

"O halde ilk işin, bu kızın gizemini çözmek."

Sıkıntı içerisinde gerilen Oyuncu derince bir nefesi içine çekip dışarı verdi.

"Ya Asperatus?"

Başını yeniden dışarıya çeviren Ruh, tiksinir tondaki sesini dışarı üfledi. "O işi bana bırak." Ardından da yüksek bir çığlıkla diğer bekçilerin yanına doğru uçtu. Geniş kanatlarını açmış ve tanın ağarışını, şehre tıpkı diğerleri gibi büyük bir gürültü eşliğinde duyuruyordu.

Başını sıkıntı içinde elleri arasına alıp şakaklarına parmaklarını koyarak ovalayan Oyuncu, derin bir nefes alıp doğruldu. Ellerini yeniden masaya koyarak arkasına yasladığında gün yeni ağarmaya başlamıştı ve o, tüm gece uyumamış, Nolan ve söylediklerini düşünmüştü. Olayın ardından yanına gelen İsimsiz ve Duygusuz, faillerin neler konuştuklarını generalin duyduğunu söylemişti. Bunun üzerine hızla generalin yanına gitmiş, gittiği ile kalmamıştı. Üstelik, üzerine bir de fırça yemişti. Ne demişti o yaşlı cadı?!

"Tartışıyorlardı, Oyuncu. Önemli bir şey olsa... zaten sana söylerdim. Bak. Sen zeki bir adamsın. Öğrencilerini suçlayıp da birincilikten olayım deme. Yoksa baban... Her neyse. Anladığını umut ediyorum. Şimdi çıkabilirsin."

Saatler önceki bunaltıcı konuşmayı hatırlaması üzerine ellerini yumruk yapıp dişlerini sıktı. Çenesi her zamanki görünüşünden bir kat daha fazla kasılırken gözlerini yumdu ve nefes almaya çalıştı. Vücudu gerilmiş ve 28 yıllık koca bir hayat, tüm çıplaklığı ile üzerine devrilmişti. Tüm sıkıntıları, tüm tehditleri o çekiyordu ve yine de kimseye yaranamıyordu! Aslında sadece insanlar değildi nankör... Bu evren ve içinde barındırdığı herkes tam anlamı ile nankör pisliklerin tekiydi.

Asperatus Nevm ✓Where stories live. Discover now