❄ 58. BÖLÜM ❄

1.6K 203 10
                                    

Genç kız ne diyeceğini bilemez şekilde, karşısındaki kızgın adama uzunca baktı. Ağzı bir açılıyor, bir kapanıyordu. Bu haline tek kaşı havada bir şekilde bakan eğitmenine, bir şeyler izah edemeyeceği kanaatine vararak kapadı dudaklarını ve başını salladı. Kehribar gözleri kendisini izleyen arkadaşlarına mahcup bir şekilde bakıyordu. Elini sıkıntı içerisinde cebine yerleştirdiğinde nefes almak ne de zor gelmişti öyle.

"Bir daha olmasın," demekle yetinen Oyuncu, önüne döndü. İçi de, dışı gibi beton kaplı binada attığı her adım tok bir ses çıkarıyordu. Tekrardan masadaki, yapay insan bedenini eline aldığında bakışları, gençleri bulmuştu. Bir süre elindeki ufak figürü, inceler gibi çevirdi ve "Doris?" dedi. Mavi gözleri bulan, bal rengi gözler anında cevap vermişti.

"Sizi dinliyorum, efendim."

Oyuncu elindeki yapay insan figürünü genç kıza fırlattı. Bir süre havada dönen, yeni oyunun temsili eşyası genç kıza ulaştığında, Doris çevik bir hareketle yakalamıştı. Topladığı saçlarından sarkan bir tutam, yüzünü gıdıklarken dudaklarını buruşturdu ve avucunun içindeki şeye baktı.

Elindeki figürü inceleyen kıza doğru konuştu, Oyuncu. "14. bölgedensin, öyle değil mi?"

Doris şaşkın bir şekilde "Evet," diye mırıldanmıştı.

"Babanın yaralıları iyileştirdiği söyleniyor. Bölgenin bir nevi doktorluğunu yapıyormuş."

Bir onaylama daha çıktı, kızın ağzından. Ancak konunun nereye bağlanacağını seçemiyordu. En son kafes adlı bir oyun adından bahsetmişti eğitmen. Ancak şu anda tartıştıkları konu oldukça farklıydı ve sapacağı yer dikkat çekiyordu.

"Sen de ona yardım ediyor olmasın."

Mavi gözlerin altında eridiğini hissetti genç kız. Tutulan dilini, dişleri ile dövdüğü sırada başını sallayabilmişti.

"O halde, elindeki bedene iyi bak. O yaklaşık on dakika sonra hayatını kaybedecek. Sebebini biliyor musun?"

Yutkundu, Doris. Bu şey cansızdı. Yani nasıl hayatını kaybedebilirdi ki? Aklı karman çorman bir halde başını salladığında gözleri özür diliyordu. Çünkü konuşulanlardan hiçbir şey anlamamıştı. Reddedilemez bir gerçekti ki, eğitmenleri bir sır küpünün içinde fazlası ile bilgi ve karmaşıklık barındırıyordu.

"Elindeki ufak bedenin bacakları kırılmış durumda. Ancak dizlerini hissedemediği için her hangi bir tepki veremiyor. Neden?"

Doris tereddütsüz cevap verdi. Ne dediğinden kendi bile emin değildi.

"Parça kırık arasında siniri sıkışmış olmalı."

"Ve sen de bunu bildiğin halde, yaralıyı halen eğik bir şekilde tutuyorsun. Elindeki her titreme ona biraz daha zarar veriyor."

Kaskatı kesilen genç kız avucundaki şeye dehşet içinde bakarak "Özür dilerim," dedi. Elleri durmuş, şimdi de dizleri titremeye başlamıştı. Tırnakları bile zangırdıyordu. Nefes almaya çalıştı ama içinde bulunduğu durum fazlası ile saçmaydı. Cansız, canlı bir ufak insan? Başını salladı ve kendini delirmediğine ikna etmeye çalıştı.

"Özür dilemen sana sadece bir saniye kaybettirir." Bekledi. "Yedi dakika sonra ölecek dedim. Bir sinir kopukluğu ölüme neden sebep olsun? Dizlerini kaybeder belki ama nefes alabilir? O halde sorun daha farklı. Neden ölecek?"

Panik içinde nefes aldı, Doris. Bir süre düşündükten sonra başını kaldırdı ve "Leğen kemiği kırılmış olabilir," dedi. Cümlesi biter bitmez, gözleri büyüdü. Elleri yeniden titremeye başladığında, daha da panikledi. "Tanrım. Mesane, üretra ve rektum zedelenmiş. İç kanama başlamış olmalı. İki dakika kaldı. Ölecek."

Asperatus Nevm ✓Where stories live. Discover now