❄ 31. BÖLÜM ❄

2.1K 231 27
                                    

"Dişi miydi? İyi de onlar... Yani nasıl olur? Onları yaratan Asperatus iken, bu durum biraz tuhaf?"

"Hiçbir fikrim yok. Ben de en az senin kadar şaşırdım ve ne yapacağımı bilemez durumdayım. Ağabeyine de haber veremedim. Son zamanlarda oldukça tuhaf davranıyor ve işi başından aşkın. Aklıma ilk sen geldin. Ha. Bir de Duygusuz'un haberi var."

"Ben ne yapabilirim peki?"

"Senden Zırh'ın bebeğine bakmanı istiyorum."

Çıldırmış gibi ayağa kalkan Nolan hızla konuşmaya başladı. "Olmaz. Ben... Benim hiç işim yok mu sanki. Benim de işim başımdan aşkın. Kabul edemem."

Mimikleri gerilen İsimsiz, ayağa kalkmadan kesinkes konuştu. "Sana bir teklifte bulunmadım. Bakacaksın. Başka çaren yok."

Bu tatsız olaya karşı başını sallayan Nolan, elini yüzüne götürüp ovaladı. "Bak. İstesem bakardım ama gerçekten önemli işlerim var. Hem. Neden Duygusuz bakmıyor?"

"Dikkat çekeriz Nolan." Cevabı geciktirmeyen kuzenine oflamakla yetindi ve hemen ardından homurdandı. "Sanki ben hiç dikkat çekmem. Başımda zebani gibi dikilen bir ağabeyim var. Hem birkaç gün sonra yarışlar başlıyor."

"En azından ben şu doğum olayını çözene kadar bakamaz mısın? Ya da güvenilir birilerine veremez misin?"

Ellerini sıkıntı içerisinde saçlarından geçirdi ve düşünmeye başladı. Kime verebilirdi ki bu kuşu? Hem neden generale bildirmiyordu? Belki de en iyi yol ortadan kaldırmaktı fakat kuzeninin o kadar yufka bir yüreği vardı ki, bu kuşu öldüreceğini aklının ucundan bile geçiremiyordu.

Nehir? Nehir ve hayvanlar... Hayvanlardan nefret ediyordu o, ve dertlerinin arasına bir kuşu da dahil edemezdi.

Poyraz? İşi olmazdı.

Arden? Olayı kurcalamadan bırakmazdı. Sahiplenirse de bir daha elinden kimse alamazdı, kuşu.

Kira? Düz göğüs, kuştan filan anlamazdı, o.

Doris? Doris ve Nolan'a yardım etmek? Bu şıkkı direk elemeliydi.

Hannah? Fazla yardım severdi. Nehir'e nasıl yardım ettiğini kendi gözleri ile görmüştü. Peki ya bir kuş? Yinede denemekten zarar gelmezdi.

İçinden gelmeyerek de olsa "Pekala." dedi. İsimsiz'in yüzünde gördüğü rahatlık, yerini derin bir tebessüme bıraktığında "Biliyordum." diyerek eline aldığı şişeyi kendisine uzattı. Tereddütle şişeyi iki parmağı arasına aldığında bir yandan inceliyor, bir yandan da İsimsiz'i dinliyordu.

"Haftada bir kez bu şişedeki kanı ağzına vereceksin. Yine her gün üzerindeki ıslaklığı sileceksin. Uzun bir süre defter şeklinde kalırsa nefessiz kalır ve ölür. Defter hali ile kuş hali arasındaki zaman dilimi en fazla sekiz saat olmalı. Yani günlük, sekiz saatte bir ıslaklığı temizle."

"Ne bu ıslaklık dediğin şey? Altına falan mı yapıyor bu?" Nolan'ın dalga geçerek kurduğu soruya gözlerini devirdi, İsimsiz. "Hııı. Arada bir işiyor. Büyüğünü yapınca da çamur oluyor üstü."

Nolan'ın gözleri şaşkınlıkla aralanınca yine gözlerini devirdi. "Aptal aptal konuşma. İçtiği kanın atıklarını göz yaşı olarak salgılıyor."

"Şöyle desene, ağabey. Aklıma türlü türlü şeyler geliyor."

Nolan'ın gülerek kurduğu cümleye kendisi de gülümsedi ve kuzenin elindeki şişeyi doğrularak parmakları arasından aldı. "İyi izle. Yanlış bir şey yapıp da öldüreyim deme onu. Zırh delirir sonra."

Asperatus Nevm ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin