❄ 41. BÖLÜM ❄

1.7K 244 17
                                    

Mehir'in gözleri olabildiğince açıldığında dehşet içinde arkasına döndü. Ancak tek fark edebildiği korkudan ne yapacağını şaşıran arkadaşları olmuştu. Öfke içinde önüne çevirdi başını. Fakat bu sefer gördüğü ne bir buğuydu ne de bir kız. Gözlerini kısarak aynanın içinden görünen karanlığı inceledi. Sabırsızca elini kaldırdı ve boş gibi görünen aynaya işaret parmağını dokundurdu. Ufak bir dokunuşla tuz buz olan aynaya şaşkınca baktı.

Ve daha şokunu atlatamadan, bir el, onu içeri çekti.

Bakışları yerini paniğe bıraktı. Karanlığın içine başı giren Mehir, ayaklarına asılan kişi ile çekiştirilmeye başlandı. Bacağındaki ağrı, canından can alırken alnına değen sarı saçlar nefesini kesmişti. Boğazından tutulduğunu o an anladı. Gözünden akan birkaç damla yaş karanlığa doğru usulca devrildiğinde, yapabildiği çaresizce çırpınmaktı.

"Arden, çek!"

Nolan'ın bağırışını duydu. Yüzündeki acı tebessüm bacağına doğru yayılmıştı. Ellerini hırsla boğazına attı ve kendisine asılan parmakları tüm gücüne binerek çekmeye çalıştı. Nasırlı eller çözülmemek için direniyordu. Eli o sinirle kemerine uzandı ve Oyuncu'nun verdiği hançeri çekti. Vakit kaybetmeden hançeri boğazına asılan varlığın eline bastığında, bir çığlık sesi kulaklarını doldurdu. Boğazına süzülen sıvı, yere aktı ve hemen ardından elleri vücudunu terk etti. Üzerindeki boşluk hissi ile geri çekildiğinde ise başını Nolan'nın dizinde bulmuştu.

Arkadaşlarının hızlı nefesleri arasında boğazına dokunuşunu hissediyordu. Ve o el, başını buldu.

"Ne yaptın, Mehir?"

Arden'in sesindeki acı çeker tını ile gözlerini araladı ve kendisine bakan mavi gözleri, Nolan'ı seçti. Gerdanından aşağılara akan sıvıyı gördüğünde tenindeki yanma hissi ile elini hızla boğazına attı. Tenine değen elindeki tuz, boğazında oluşan yarayı yaktı önce. Eline bulaşan kanı gördüğünde ise titremeye başladı. 

"Ben. Ben hançeri..."

Kekeleyerek az önceki aynaya bakan Mehir'in aklı alaşağı olmuştu.

"Boğazımı tuttu. Ben... Hançer..."

Ne diyeceğini bilemeyen kızı oturur pozisyona çeken Nolan, Arden'e baktı. Kira bir yanda oturmuş, kanlar üzerine akarken kendi kendine sayıklıyordu. 

"Nehir..."

Nolan'ın yatıştırıcı sesini duydu.

"Bitti."

Başını sallayan Mehir, yavaşça ayağa kalktı ve dinen yağışın yarattığı yıkımı inceledi. Ruhunun yarısı hala bu cehennemde can almaya devam ediyordu. Kan, cam kırıkları, içi boş aynalar, hayvan leşleri... Bitkince nefesini dışarı verdi. 

"Onu gördüm." 

"Kimi gördün?" Arden'in soru dolu sesi kulaklarına ulaştı. 

"Kendimi..."

Gözünden izinsizce akan bir damlaya engel olamadı.

"Çok kötüydü. Tıpkı benim gibi." Bakışları, titreyerek ağlayan Kira'ya kaydığında devam etti. "Mary burada. Çıkmanız lazım."

"Çıkmanız lazım da ne demek?! Sen de geliyorsun."

Net bir şekilde konuşan Nolan'a tükenmiş gözleri ile baktı.

"Kendimi terk edemem." 

"Lanet olsun. Sen buradasın işte." Ellerini saçlarına götürdü, Nolan. Bu saçma olayı bir türlü anlamayacaktı.

Asperatus Nevm ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin