❄ 40. BÖLÜM ❄

1.9K 227 14
                                    

Kira'nın sırtı, sert bir şekilde zemine çarptığında ağzından acı bir inleme döküldü. Vücudu gerilmiş, gözleri sımsıkı yumulmuştu. Ani bir atakla doğrulup ağzındaki olanca suyu boşalttı. Nefesini verip öksürmeye başladığında ise midesindeki bulantı ile bir yandan da öğürüyordu.

"Kahretsin."

Ağzından dökülen sızlanma ile sırılsıklam olmuş üstüne baktı. Parmakları kırışmış, teni solmuştu. Gözünün önüne düşen ıslak saçları çekti ve etrafa bakındı.

Binlerce... Binlerce ayna vardı. Başını nereye çevirse karşısına kendisi çıkıyordu. Hızlı bir şekilde görüş alanını sağa attı. Bir ayna daha. Pes etmeden sol tarafa baktı. Kendisine bakan üstü başı dağılmış bir kız. 

Ellerini saçlarına atıp bağırdı.

"Lanet olsun sana, Asperatus!"

Ağlamadan, korku içinde kurduğu cümleye ağaçların dallarına konmuş akbabalar öterek karşılık vermişti. Beyaz başları, siyah gövdeleri ve seyrek tüyleri titremesine neden oluyordu. Çirkin ve uzun gagalarının kendisine doğru hareket ettiğini görünce panikle ayağa kalktı.

"Ölmedim ben. Ölmedim ben! Lanet olsun! Ölmedim diyorum sana! Mehir! Kahretsin."

Göz yaşları akmaya başladığında titremesi de artmıştı. Sessizce hıçkırıyordu.

"Nolan?"

Etrafta gözlerini gezdirerek arkadaşlarına bir kez daha seslendi.

"Arden! Buradayım. Lanet olsun..."

Bir hıçkırık daha kopmuştu boğazından. 

"Yardım edin... Lütfen!"

Tüfeği neredeydi? Evet. Evet. Silahını bulursa saldırmazlardı, ona. Aceleci bir şekilde etrafta dolaşmaya başladı. Bir yandan da ölüye aç akbabalara bakıyordu. Sol tarafındaki aynanın önünde gördüğü silahı fark eder etmez, hızlı adımlarla oraya yöneldi. Ulaştığında, eline aldığı tüfeğe korku dolu bir gülümseme göndermişti. Tüfeği, gerdanının biraz sağına yerleştirerek hırsla asıldı ve titreyerek gülümsedi. Hareketleri, akıl sağlını yitirmiş bir hızdaydı. 

"Şimdi saldır da göreyim, seni kokuşmuş pire torbası."

Ufak ve gıcık bir kahkaha mimiklerine yerleşti. Akbaba, bu hareketine kanatlarını silkeleyerek karşılık vermişti.

"O cılız boynunu bedeninden ayıracağım, lanet olası!"

Bir kez daha aptalca gülümsedi. Dudağını yalayıp etrafına toplanmış yırtıcı kuşlara bakarken kahkahaları arasında bir damla gerdanına doğru yol aldı.

"Ölmedim ben..." Fısıltısı, tepesinde uçan kartalın çığlığına karıştığında tükenmiş ifadesiyle aynı kelimeyi tekrarladı. "Ölmedim ben..."

"Kira!" 

Genç kızın solgun yüzü, isminin telaffuz edilmesi ile aydınlanmıştı. Panik ve sevinç içinde bağırdı. "Buradayım!" Tepesine toplanan kuşları unutmuştu bile. Sevinci, gökyüzünden gittikçe yaklaşan çığlık sesi ile son bulduğunda kafasını kaldırdı ve gözleri, kendisine doğru, devasa kanatları ile yaklaşan kartalı buldu. Ağzından korku içinde "Tanrım..." nidası dökülmüştü. Gerdanının biraz altına sıkıştırdığı tüfeği panikle kartala doğrulttu ve hiç tereddütsüz dört el ateş etti. Kulağına dolan patlama ve geri tepen tüfekle arkaya düşmüştü. Pes etmedi ve eline yeniden silahını aldı.

"Pes edersen ölürsün, Kira."

Kendi kendine mırıldandığı cümleler hırsla ayağa kalkması ile devam etti. "Asla pes etme!" Silahına daha sıkı asılıp nişan aldı. Titremelerine rağmen namlunun ucunu, iyice yaklaşmış kartala çevirdiğinde, sıktığı kurşun, yırtıcı kuşun büyük başının tam ortasına denk gelmişti. 

Asperatus Nevm ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin