❄ 61. BÖLÜM ❄

1.5K 202 7
                                    

Eğitmenlerin düşünceli bakışlarını izleyen Mehir, tek bir cümle bekliyordu. Ona şans tanımalılardı. Ancak beklediği cevap gelmedi çünkü halen tam olarak ne istediğini bilmiyorlardı. Bekledi ve devam etti. Daha açık olmalıydı.

"Ruh Çarkı'nın yerini ezbere bilen, nasıl çalıştırabileceğini kavramış tek kişi Poyraz. Eğer Kafes'e bizimle birlikte o da girerse hiç şansımız yok. Bu yüzden Poyraz oyunun dışında tutulacak. İster onaylayın, ister onaylamayın. Poyraz oyuna girmeyecek. Biz oyunu oynarken, Poyraz'ın güneye yakın bir bölgeye kaçması gerek. Toplu bir isyan dikkat çekebilir. Biz geride duracağız. Oyundan sağ çıkmamız için yapamayacağım şey yok. Önüme çıkan herkesi yok edebilirim." 

Yeşil gözlerini kararlılık içinde kıstı.

"Emin olun. Gözümü bile kırpmam. Sizden bir ricada bulunmuyorum. Ya kararıma saygı duyar yanımda olursunuz ya da siz de diğerleri ile aynı muameleyi görürsünüz."

Net ve kendinden emin sesi, arkadaşlarını bile ürkütmüştü. Özellikle Kira ve Ian'ı. Çünkü onlar, Mehir'in yapabileceklerine canlı canlı şahit olmuşlardı. Bu bir yandan güvende hissi veriyor, bir yandan da savunmasız bırakıyordu. 

"Yıllar önce, böyle bir şeyi aklımın ucundan bile geçirmezdim. Evet. Ama şimdi işler değişti. Bana değer veren, aynı şekilde benimde değer verdiğim insanlar var.  Bu saçma lanet yüzünden bir arkadaşımı feda ettim. Aynı şeyin yaşanmasına izin vermeyeceğim."

Tüm konuşulanları soğukkanlılıkla dinleyen eğitmenlerden ilk konuşan Oyuncu olmuştu. Duygusuz ve İsimsiz üzerilerindeki şoku henüz atlatabilmiş değillerdi. Oyuncu'nun bu kadar kolay kabullenmesinin sebebi ise çoğu şeyi önceden anlamış olmasıydı. Onu endişelendiren tek şey Mary'di. Mary ve yapacakları.

"Seni öldürebilirim," dedi Oyuncu. "Seni şu an gözümü bile kırpmadan öldürebilirim."

Ayağa kalkıp yumruk yaptığı ellerini masadan çekerken devam etti.

"Şu an güçlerimi üzerinde kullanarak yaşamına son verebilirim."

Birkaç adımda gençlerin yanına geldi. Öne çıkan yeşil gözlü kızdaydı, mavi gözleri. Ancak sakin tavırları, Doris'i dahi korkutmuştu.

"Ve inan bana. İnsanların umurumda bile olmaz."

Gözlerini kırpmadan Mehir'e bakan adam, hızlı bir şekilde başını arkadaşlarına çevirdi ve kesin bir dille konuştu.

"Ama yapmayacağım." 

Nefesini tutan gençler, son sözde toparlanıp rahat bir nefes almışlardı. Tedirginlikleri üzerilerinden dağılırken, eğitmeleri aynı ses tonu ile devam etti. 

"Çünkü yaparsam." Bakışları kuzenini buldu. "Kardeşim gibi gördüğüm birisiyle, birbirimize düşeceğiz." 

Kararlı ve düşünceli sesi ile Duygusuz'a seslendi. "Dinlenmiyoruz değil mi?" 

Baygın bakışlarla önüne bakan genç adam başını sallamıştı. Gözleri, Oyuncu'yu bulduğunda ellerini sandalyenin kenarlarına koyup devam etti. "Sen önemli deyince kapatmıştım." 

"Pekala," dedi Oyuncu. "Madem herkes buradaki oyunu bozuyor. Artık bir şeylerin açığa çıkma vakti geldi."

"Neyin? Neler oluyor?" diyen İsimsiz, ayağa kalkmış, Oyuncu'ya doğru yaklaşıyordu. Duygusuz ise oturduğu yerden kalkmadan arkadaşlarına bakmak ile meşguldü. Elinde titreyen defter, gençlerin bile dikkatini çekmişti. Bu anlatılanların hiçbiri inanılır şeyler değildi.

"İşin tuhaf yanı ne biliyor musun, İsimsiz?" Bekledi. "Oyuncu benken, herkes farklı bir oyunun peşinde. Senin benim demeden çoğumuzun arkasından iş çeviriyorlar. Ben bunun eğitimini almış olmama rağmen, bazıları beni yenebileceğini düşünüyor."

Asperatus Nevm ✓Where stories live. Discover now