❄ 55. BÖLÜM ❄

1.7K 220 25
                                    

Geijah, kafa bulandıran son sözlerinin ardından, kuru kalabalığın tek kelime etmesine izin vermeyerek ortadan yok oldu. Geriye sadece yok olmuş bir Melusine Dönencesi, yıkıntı içerisinde bir alan, yaralı yüzlerce öğrenci ve yarı ölü bir Mehir kalmıştı. Etraftaki duman, sis ve yanık kokusu arasında bir süre kimse hareket edemedi. Tüm Asperatus şoka girmişti.

"Mehir!"

Arden'in arenada yankılanan sesine Kira'nınki eşlik etti. Korkarak uzaklaşan kesime inat, Oyuncu'nun grubu tüm dikkatlerini Mehir'e vermişti. Cansızca yatan kızın yanına diz çöken Arden'e üzgün bir şekilde bakarken nefesleri kesildi. Ne uzaklaşabiliyorlar ne de yanına yaklaşabiliyorlardı. Karşılarındaki acı tabloyu, dilleri tutulmuş bir şekilde izlemek düşüyordu, Oyuncu'ya.

Mehir'in gözlerinin önündeki saçları çeken Arden'in telaşına boğazında düğüm düğüm olan üzüntü eşlik etti. Dudaklarını birbirine bastırarak, gözleri açık bir şekilde yatan Mehir'i dizleri üzerine aldı ve son kez görüyormuş gibi sarıldı. Kalbi bedeninden önce bir terk edilişe hazırlanıyordu, sanki. Çünkü o adamın söylediklerini, çok iyi anlamıştı...

Arden'in yanaklarından süzülen yaşlara bakarak hıçkıran Kira, yanındaki Doris'e sarılmıştı.

"Yaşıyor! Doris, o yaşıyor!"

Ağlarken bir yandan da kesik kesik konuşuyordu. Elleri ile gözlerindeki yaşları sildi, hızla.

"Felix'e götürmeliyiz." Başını Poyraz'a çevirdi. "Yardım edin. Götürelim onu." Kendisine yaklaşmayan insanlara kaşlarını çattı. "Yaşıyor diyorum! O yaşıyor... Yardım etsenize." Kahverengi gözleri doldu. "Doris. O yaşıyor, değil mi?"

Doris, ince parmakları ile gözlerinden akan yaşları sildi ve gülümsemeye çalıştı. Gözlerinde biriken yaşlar, kirpiklerinde kısa bir süre titreşip, yanaklarından süzülmüştü. "Doris. Yaşıyor, o." Kendisine gözleri yaşlı bakan arkadaşına, acı bir şekilde tebessüm edip başını salladı, genç kız. "Yaşıyor."

"O halde ağlama aptal! Ters giden bir şeyler olduğunu düşünüyorum!" Ellerini saçlarından geçirip Ian'a baktı. "Siz de üzülmeyin! Yaşıyor işte!" Kira, öfkeli çıkan sesine arkadaşlarının aldırmadığını fark ettiğinde yüzü yeniden düştü ve başını Arden'e çevirdi ve gördükleri ile kanının doğduğunu hissetti.

Mehir, boynuna gömülü başın altında sessizce ağlıyordu. Arden'in hıçkırıkları, ölü gibi yatan arkadaşının teninin altında boğulurken neyin kötü olduğunu düşündü. İkisi de yaşıyordu. İkisi de iyiydi ama bir şeyler yanlıştı. Melusine Dönencesi'nde mutlaka bir kişinin hayatını kaybetmesi gerekiyordu. Durdu. Düşündü. O gizemli adam ne demişti?

"Anlaşma çoktan yapıldı. Az sonra gerçekleşecek kaybın için, şimdiden taziyelerimi sunmak isterim."

Tanrım!

Biraz sonra ikisinden birisi ölecekti!

Ellerini ağzına kapatan Kira bağırarak ayağa kalktı. Ellerini boşluğa savurarak ağlıyordu. "Hayır! Birisi bir şey yapsın. Hayır!" Doris'in gözlerinden akan yaşları umursamadan, kendisine açılan kolları ittirdi. "Hayır!" Gözlerinden arsızca damlayan yaşlar, dudaklarına düştüğünde çığlıklarını susturmaya çalışan Ian, Kira'yı kollarına çekerek sarılmıştı. Hıçkırıklarına aldırmadı ve Ian'ı itmeye çalıştı. "Bırak! Yardım edelim onlara! Bırak!" Çekiştirilmekten yorulan kollarını bıkkınca bıraktığında, başı Ian'ın göğsüne değmişti. "Yalvarırım kurtaralım onları."

"Kira," dedi Ian. Devamını getiremedi. Ne denirdi ki?

"Neden bu kadar acımasızlar?"

Hıçkırıklarına arkadaşlarının sesi eşlik etti. Tüm grup bir köşeye sinmiş, çaresizce olacakları izliyordu. Kimisi ağlıyor, kimi şaşkınca etrafına bakıyor, kimisi ise takıldığı bir noktada sessizce şokunu yaşıyordu. O an farklı bir evrenin içine girmişlerdi sanki. İnsanın elinden hiçbir şey gelmiyordu.

Asperatus Nevm ✓Where stories live. Discover now