❄ 65. BÖLÜM ❄

1.7K 202 20
                                    

Önce düşünceler astı kendini birer birer. Öfke mağduru umutlar ilk cinayetini işlerken, idamın sözünü kesen hayallere yüklendi suçlar. Geri dönüşü olmayan yollara çekilen şeritler, lacivertle boyandı. O gece. İki ayrı köşede birbirine bakan iki kadın tutuklandı. İkisi de suçlu. Ne birinin acısı diğerinden üstün ne de suçları sürgün. İki demet gülün, hazan kokan bütün yaprakları saçılıyor üzerilerine. Kırmızı bir atkı, boğazlarına dolanırken kaşlar çatılıyor. "Sen." diyor biri. "Tüm bunların sorumlusu sensin." Diğeri itiraz edercesine sallıyor başını. "Eğer, çizginin diğer tarafına geçmesini bilseydin, şu an aynı kaderi paylaşıyor olmazdık." İnkar ediyor, ilk söze başlayan. "Yanılıyorsun." diyor. "Ruhuma davetsizce teslim olmasaydın, gerçekleşmeyecekti tüm bunlar." İşte o vakit, susuyor bir diğeri. Diyecek bütün sözler, atkının pürçüklerine dolanıyor. Uzaklardan şiddetli bir şekilde misafirliğe gelen rüzgarlar uğulduyor, ikindi yağmurlarında. Kırmızı atkı serbest bırakıyor kendisini. Sözcüklerle birlikte, kanlar damlıyor iki ruhun üzerine. Özgürlüğe kavuşamayan kelimeleri teker teker gökyüzüne salıveriyor. Tüm suç, kötü olanın genzine takıldığında rüyalar eriyor. 

Taraflar seçiliyor.

İkisi de birbirine küskün.

Yorgun adımları ile koridorda rotasına doğru ilerleyen Mehir, içindeki karmaşıklığın tozlu ağlarına takılıyordu. Düşüncelerine kıvrılan yılanlara hakim olamayacağını bilmekse, şu vakitlerde en büyük korkusu haline gelmişti. Beyninin sağ lobunu yöneten Nehir'in varlığından şüpheliydi son zamanlarda. Mary de ortalarda yoktu. Fakat zihninin içinde milyonlarca fikir kavgası vardı. Hep bir ağızdan, eşsiz bir melodide, birbirleri ile atışıyordular. 

Bir kez daha susturmayı denedi, onları. Huzuru elde edemeyeceğini dakikalar sonra anladığında, Kira yeniden mızmızlanarak araya girmişti. 

"Neden odaya ben giriyorum ki? Sen girsene."

Oflayarak başını çevirdi, Doris. Kendisi ile birlikte diğer iki kız da durakladığında, önce Mehir'e ardından da Kira'ya bakarak cevabını yapıştırdı. "Çünkü, Nolan öyle istedi. Ian, Poyraz ve Hannah da planın diğer aşamaları ile uğraştığına göre, geriye sadece sen kalıyorsun." 

İşaret parmağını kendisine çevirerek "Ben?" dedi, Kira. Düz, salınık saçlarını diğer eli ile geriye attı. "Pardon ama bu esnada siz ne işe yarıyorsunuz?" Gözlerini hesap sorar konuma getirip dik dik baktı, iki arkadaşına da. Ancak bakışları pek de etkili olmamıştı. 

"Kira. Zaten biz de gireceğiz içeri seninle. Sadece ilk adımı sen atacaksın. Neden bu kadar büyütüyorsun ki?" 

"Atmıyorum adımı falan. Nolan denen gereksizin sözünü dinleyecek değilim."

Sarı saçlarını çekiştirerek ofladı, genç kız. Topuzu, bu hareketine katlanamayarak, özgürlüğün pençelerine doğru kanat çırptı. Göz kapaklarını birbirine kenetleyerek nefes almaya çalıştığında başını kaldırdı ve Kira'ya baktı. "Sadece bir kez de olsa anlayışlı olmayı denesen. Her yerde sorun kaynağının başını çekiyorsun. Bıktım. Anladın mı? Bıktım."

"Buna müsaade etme o zaman."

Tartışma haddini aşmaya başladığında, ikiliyi izlemekte olan Mehir, umursamazca araya girdi. Baş parmağı ile şakaklarını ovarken dalgındı fakat yine de karşısında tartışmakta olan arkadaşlarını seçebilecek kadar ayıktı. Kalın, mor dudaklarını araladığında, pürüzlü sesi koridoru doldurup Kira ve Doris'in üzerine ağır ağır aktı. 

"Ben hallederim, siz inin."

İki kız da aynı ayda Mehir'e baktı. Kira'nın yüz hatlarındaki alay yavaş yavaş silinmiş, Doris'in bakışlarındaki şaşkınlık apaçık artmıştı. Birkaç saniye süren sessizlikle birlikte değişmeyen ifadelere resti çekti, genç kız.

Asperatus Nevm ✓Where stories live. Discover now