* 13 *

38 21 2
                                    

HZ. PEYGAMBER'İN (S.A.A) GENÇLİK DÖNEMİ:

Toplumun liderleri, dayanıklı, sabırlı, güçlü, kuvvetli, cesur, delikanlı, korkusuz, yürekli ve büyük bir ruha sahip olmalıdır. Korkak ve yüreksiz, nefisleri zayıf, iradesiz ve güçsüz insanlar nasıl topluma, karmaşık ve dönemeçli yollarda ışık tutabilirler? Nasıl düşman karşısında güçlü olabilir; kendini ve şahsiyetini onun bunun kötülüğünden koruyabilirler?

Hz. Peygamber'in (s.a.a) Ruhsal Gücü
Kureyş azizinin alnında, çocukluk ve gençlik döneminden beri güç, kuvvet, cesaret ve yüreklilik eserleri belirgindi. O, on beş yaşındayken, Kureyş'in Hevazin taifesiyle yaptığı ve Ficar savaşları olarak adlandırılan savaşlardan birine katılmıştı. Onun cephedeki işi, amcalarına ok yetiştirmekti.

İbn Hişam kendi siresinde ondan şu cümleyi naklediyor. O şöyle buyurmuştur: "Amcalarıma atmaları için ok verirdim."

Onun bu yaşta savaşa katılışı, bize onun ne kadar cesur olduğunu gösterir.

Hz. Ali'nin Peygamberimiz hakkında şu sözü vardır:
"Ne zaman savaş cephesinde iş, biz İslâm askerlerine zor gelse, Peygamber'e (s.a.a) sığınırdık ve içimizde hiç kimse düşmana ondan daha yakın değildi."

Biz, Allah'ın izniyle, Müslümanların müşriklerle olan cihadı bölümünde ordu talimatının usulüne değineceğiz. Onların, Hz. Peygamber'in (s.a.a) emirleriyle uyguladıkları savaş taktiklerini beyan edeceğiz. Bu da tarihin çekici konularından biridir.

ÇOBANLIKTAN TİCARETE:
Peygamberler, peygamberlik makamına yetişmeden önce, ömürlerinin bir kısmını çobanlık yaparak geçirmişlerdir. İnsanların terbiyesinde sabırlı ve başarılı olabilmek, bütün zorluk ve musibetlere rahatlıkla katlanabilmek için, bir müddet otlaklarda hayvanların terbiyesiyle meşgul olmuşlardır; zira eğer bir şahıs, akıl ve idrak bakımından insanla kıyaslanamayacak olan hayvanların terbiye edilmesi yolundaki zorluklara katlanabilirse, mutlaka Allah'a iman üzere yaratılmış olan ancak yoldan sapan ve temiz fıtratlarını kirleten insanları hidayet etme görevini üstlenebilir. Bu yüzden bir hadiste şöyle okuyoruz:

"Allah, seçtiği bütün peygamberlere, insanların terbiye edilmesini bu yolla onlara öğretmek için çobanlık yaptırmıştır."

Hz. Peygamber (s.a.a) de, ömrünün bir kısmını böyle geçirmiştir. Siyer yazarlarının çoğu, Resulullah'ın (s.a.a) şu cümlesini naklederler:

"Bütün peygamberler nübüvvet makamına yetişmeden önce, bir müddet çobanlık yapmışlardır.
Hazret'e: Acaba siz de çobanlık yaptınız mı? diye sorunca şöyle buyurdu: "Evet ben bir müddet Mekkelilerin koyunlarına "Kararit" denen yerde çobanlık yaptım."

Ebu Cehillerle, Ebu Leheblerle savaşacak olan bir şahsiyetin; akıl ve idrak gücü, gördükleri her taşa toprağa tapacak kadar düşük ve basit olan fertlerden, ilâhî iradenin dışında hiçbir iradeye teslim olmayacak, güçlü irade ve idrak sahibi insanlar yetiştirecek olan birisinin, farklı yollarla, uzun müddet sabır ve tahammül dersi alması gerekiyordu.

Başka Bir Neden: Burada, bu iş için başka bir sebep daha söz konusu edilebilir. O da şudur: Damarlarında gayret ve cesaret kanı dolaşan özgür bir adam için, Kureyş hâkimlerinin zorbalıkları, kirli ve karanlık işleri, oldukça ağır ve tahammül edilemez bir durumdu. Mekke halkının Hakk'a tapmaktan yüz çevirmeleri, ruhsuz putlar etrafında tavaf etmeleri, aklı başında bir şahsiyet için kesinlikle dayanılmaz bir durumdu. Bu yüzden Hz. Peygamber (s.a.a), o zamanın karanlık toplumunun cahilliği sebebiyle kirlenmiş ruhlarından uzak kalabilmek için, bir müddet vadilerde, ova kenarlarında, doğal olarak o günün kirlenmiş toplumundan uzak dağ eteklerinde yaşamanın daha iyi olabileceğini düşündü.

Peygamber Hz. Muhammed SAV'in HayatıWhere stories live. Discover now