* 32 *

23 8 0
                                    

Hz. Peygamber (s.a.a) Mekke'ye Dönüyor:
Peygamber'i takip etme olayı, onun Rabiaoğulları'nın bağına sığınmasıyla son buldu. O, Mekke'ye dönebilirdi. Bu hâlde bile onun Mekke'ye dönüşü sorunsuz değildi; zira onun yegâne müdafisi dünyadan göçmüştü. Mekke'ye girdiği anda, putperestler tarafından öldürülme ihtimali de vardı.

Hz. Peygamber (s.a.a), birkaç gün Nahle'de -Taif ile Mekke arasında bir yerdir burası- kalmaya karar verdi. O, oradan, kendisi için emniyet sözü almak ve büyük şahsiyetlerden birinin himayesi altında vatanına gidebilmek amacıyla bir kişiyi Kureyş büyüklerinin birinin yanına göndermek istiyordu; ama orada böyle bir şahıs yoktu. Sonra Hira'ya gitmek üzere Nahle'den ayrıldı ve orada Huzaili bir Arap ile görüştü. Ondan Mekke'ye gitmesini, Mekke'nin büyüklerinden olan Mut'im b. Adiy'den onun için aman sözü almasını rica etti. Huzaili adam Mekke'ye gitti. Peygamber'in isteğini Mut'im'e söyledi.

O bir putperest olmasına rağmen Hz. Peygamber'in (s.a.a) isteğini kabul etti ve şöyle dedi: "Muhammed (s.a.a), hemen benim evime gelsin, ben ve çocuklarım onu koruruz."

Peygamber gece vakti Mekke'ye girdi ve hemen Mut'im'in evinin yolunu tuttu ve geceyi orda geçirdi.

Güneş yükseldiğinde, Mut'im şöyle dedi: "Şimdi sizin benim korumam altında olduğunuzu Kureyş bilmelidir. Bunu ilân etmek için bizimle Mescidu'l-Haram'a kadar gelmeniz gerekecek."

Hz. Peygamber (s.a.a), sözünü benimsedi ve gitmeye hazırlandı. Mut'im çocuklarına silâhlanarak Peygamber ile birlikte mescide girmelerini emretti. Onların mescide girişleri çok dikkat çekiciydi. Epey müddettir Peygamber'in peşinde olan Ebu Süfyan, bu manzarayı gördüğüne hiç sevinmedi ve Peygamber ile savaşmaktan vazgeçti. Mut'im ve oğulları oturdular, Allah Resulü de tavaf etmeye başladı. Tavaftan sonra kendi evine gitti. Çok geçmeden Hz. Peygamber (s.a.a), Medine'ye gitmek üzere Mekke'den ayrıldı.

Yaklaşık olarak hicretin başlangıç dönemlerinde Mut'im, Mekke'de vefat etti, haber Medine'ye ulaştı. Hz. Peygamber (s.a.a), onu iyilikle andı. İslâm şairi olan Hassan b. Sabit, İslâm'a yapmış olduğu hizmetler karşılığında ona şiirler yazdı, Hz. Peygamber (s.a.a) de çeşitli durumlarda onu anardı; hatta Bedir Savaşı'nda Kureyş verdiği kayıplarla ve esirlerle yenik düşerek Mekke'ye geri döndüğünde Hz. Peygamber (s.a.a) Mutim'i hatırlayarak şöyle buyurdu:

"Eğer Mut'im yaşasaydı ve benden bütün esirleri azat etmemi veya ona bağışlamamı isteseydi, ben onun bu isteğini reddetmezdim."

Hac Mevsiminde Aşiret Büyüklerini Davet:
Hz. Peygamber (s.a.a), hac zamanında Arap reisleriyle temaslarda bulunur, evleri dolaşıp, onlarla görüşür ve dininin gerçeklerini onlara sunardı. Bazen Hz. Peygamber (s.a.a) konuşmakla meşgulken, Ebu Leheb birden çıkagelir ve "Ey insanlar, onun söylediklerine inanmayın; zira o, sizin atalarınızın dini ile savaşmaktadır; onun sözleri asılsızdır." derdi.

Amcasının bu muhalefeti onun kabile büyüklerine yapmış olduğu tebliği etkisiz hâle getiriyordu ve onlar da kendi kendilerine, eğer onun dini doğru ve faydalı olsaydı kesinlikle kendi akrabası onunla savaşmaya kalkışmazdı, diyorlardı.

Âmiroğulları kabilesinden bir grup, Mekke'ye geldiler. Hz. Peygamber (s.a.a) dinini onlara da anlattı. Onlar, Peygamber vefat ettikten sonra toplumun rehberliği onlara kalmak suretiyle, ona iman etmeye hazırdılar.

Ancak Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Bu Allah'a ait bir konudur, kimi lâyık görürse onu seçer."

Onlar, Hz. Peygamber'den yüz çevirdiler ve vatanlarına döndükten sonra Hz Muhammed (s.a.a) ile yaptıkları görüşmeyi nur kalpli bir yaşlı adama anlattılar. O da, "İşte o, Mekke ufuklarından doğan parlak bir yıldızdır." dedi.

Peygamber Hz. Muhammed SAV'in HayatıWhere stories live. Discover now