* 43 *

20 9 1
                                    

Düğün Merasimi:
Gelin ve damat tarafından bir grup davet edildi. Hz. Ali (a.s) değerli eşi şerefine velime düzenledi. (Yani düğün ziyafeti). Yemekten sonra, Resulullah (s.a.a) Hz. Fatıma'yı (a.s) huzuruna çağırdı. Hz. Fatıma (sa) utangaçlık ve hayâ bütün vücudunu sarmış bir hâlde, Hz. Peygamber'in (s.a.a) huzuruna çıktı. Sıkılma ve hayâ terleri alnından süzülüyordu. Gözü Peygamber'e (s.a.a) takıldığında, ayakları titrediğinden az daha düşecekti.

Hz. Peygamber (s.a.a) değerli kızının elini tuttu ve hakkında dua etti:
"Allah seni tüm kaymalardan korusun."

Sonra Hz. Fatıma'nın (a.s) yüzünü açtı ve gelinin elini damadın eline verdi ve dedi ki:

"Ya Ali, Allah Resulü'nün kızı ile evliliğin konusunda seni tebrik ederim. Ne güzel bir eştir Fatıma."

Daha sonra kızı Fatıma'ya (a.s) dönüp buyurdu ki: "Ne iyi eştir Ali."

Diğer bir deyişle; Hz. Peygamber (s.a.a) o gece, henüz tüm bu gelişmelere rağmen günümüz toplumunda görülmemiş bir sefa, samimiyet ve ihlâs örneği sergiledi. Yani kızının elini Hz. Ali'nin (a.s) eline verdi. Hz. Ali'nin (a.s) faziletlerini kızına anlattı. Kızının şahsiyetinden, Ali'ye bahsetti. Daha sonra iş bölümü yaptı. Evin iç işleriyle Hz. Fatıma'yı (a.s) ve dış işleriyle de Hz. Ali'yi (a.s) görevlendirdi.

Bu arada bazılarının dediğine göre, Hz. Peygamber (s.a.a), ensar ve muhacir hanımlarına, onu devesinin etrafını çevirerek kocasının evine uğurlamalarını emretti. Böylece cihanın en faziletli hanımefendisinin evlilik merasimi sona erdi.

Şöyle de denilmiştir: Hz. Peygamber (s.a.a) Selman gibi seçkin bir zata, Hz. Fatıma'nın devesinin yularını çekmesini emretti. Bu vesileyle kızının heybetini ilân etmiş oluyordu. Hepsinden tatlı olan an, her ikisinin de utangaç bir hâlde yere bakarak, gelin ve damat için bezenmiş olan odaya gitmeleriydi. Hz. Peygamber içeriye girerek bir kap su alarak teberrük unvanıyla kızının başına ve bedenine serpiştirdi; zira su, hayat kaynağıdır ve her ikisi için şöyle dua etti:

"Ya Rabbi! Bu benim gözümde tüm insanlardan daha sevimli olan kızımdır. Ya Rabbi! Ali de benim yanımda Müslümanların en değerli olanıdır. İlâhî, onların sevgi ve muhabbetlerini köklü ve sağlam kıl..."

Peygamber kızının hakkını verebilmek için, aşağıdaki hadisi naklediyoruz:
Enes b. Malik şöyle nakletmiştir:
Hz. Peygamber (s.a.a) tam altı ay imsak vaktinde evden çıkar ve mescide giderdi. Aralıksız Hz. Fatıma'nın evinin önünde durup şöyle buyururdu:
"Ey benim Ehlibeyt'im! Namazı hatırlayın. Allah siz Ehlibeyt'ten her türlü kiri ve pisliği uzak tutmak istiyor."

HİCRETİN ÜÇÜNCÜ YILI OLAYLARI
Uhud Gazvesi / Uhud Dağı Eteğinde Özgürlük Mücadelesi:
Hicretin üçüncü yılının, göz alıcı olayları bakımından, hicretin ikinci yılından eksik bir yanı yoktur. İkinci yılda Bedir gazvesi yapılmış, üçüncü yılda da Uhud gazvesi gündeme gelmiştir. Bu gazvelerin her ikisi de İslâm'ın büyük savaşlarından sayılmaktadır. Üçüncü yılın tek gazvesi Uhud gazvesi değildir. Bu yılda başka gazveler ve seriyeler de yapılmıştı. Biz burada Uhud Savaşı'nı inceleyeceğiz.

Kureyş, Savaş Hasarını Üstleniyor:
Mekke'de ayaklanma tohumları uzun zaman önce serpilmişti. Ağlamanın yasaklanması, Kureyş'teki intikam hislerini yineliyordu. Medine ve Irak yolu üzerinden geçen ticaret yollarının kapanması da Mekke halkını son derece rahatsız ediyordu. Ka'b b. Eşref de bu ateşe körükle gitti ve onu son derece alevlendirdi.

Bu yüzden Safvan b. Ümeyye ve Ebu Cehil'in oğlu İkrime, Ebu Süfyan'a şöyle bir öneride bulundular: "Kureyş büyükleri ve yiğitlerimiz Mekke'nin ticaret kervanını korumak uğrunda öldürüldüler. O kervanda ticarî malı olan herkes belli bir meblâğı savaş gideri adı altında ödemelidir." Bu öneri, Ebu Süfyan tarafından kabul edildi ve hemen uygulamaya koyuldu.

Peygamber Hz. Muhammed SAV'in HayatıWhere stories live. Discover now