* 53 *

13 8 2
                                    

Hz. Peygamber (s.a.a), Kurayzaoğulları'nın Antlaşmayı Bozduklarından Haberdar Oluyor:
Hz. Peygamber (s.a.a), eli altındaki görevliler vesilesiyle, Kurayzaoğulları'nın bu hassas noktada antlaşmayı bozmuş olduklarını öğrenince, oldukça rahatsız oldu. Hemen, İslâm'ın yiğit komutanlarından, Evs ve Hazreç kabilesinin reislerinden olan Sa'd b. Muaz ve Sa'd b. Ubade'yi, kesin bilgi elde etmeleri için görevlendirdi. Eğer ihanetleri doğruysa, Hz. Peygamber'i (s.a.a) Azel ve Kare parolası ile haberdar etmelerini ve antlaşma metnine sadıklarsa, bu konuyu açıkça yalanlamalarını istedi. (Bu şifre, İslâm mübelliğlerini kendi topraklarına davet ettikten sonra onları katleden iki kabilenin adlarıdır.)

Onlar diğer iki komutanla birlikte, Kurayzaoğulları kalesinin yakınlarına geldiler. Ka'b ile karşılaştıkları ilk anda, Peygamber ve Sa'd'a karşı yapılan küfür ve kötü sözlerden başka bir şey duymadılar.

Sa'd gaybi bir ilham ile şöyle dedi: "Allah'a andolsun ki, Arap ordusu bu topraklardan gidecek ve Hz. Peygamber (s.a.a), bu kaleyi muhasara edecek, senin boynunu vurduracak ve kabileni de kötü günlere duçar edecektir."

Onlar, hemen döndüler ve Allah Resulü'ne "Azel ve Kare" dediler. Yani şifreli bir dilde ihaneti belirttiler.

Hz. Peygamber (s.a.a) yüksek sesle şöyle buyurdu: "Allahu ekber! Ey Müslümanlar! Müjdeler olsun, zafer yakındır."

Bu cümle ve şifreli haberleşme, büyük İslâm önderinin, Müslümanların, Kurayzaoğulları'nın antlaşmayı bozduklarını duymalarıyla moral güçlerinin zayıflamaması için yapmış olduğu bir cesaret ve siyaset örneğidir.

Kurayzaoğulları'nın, İlk Sınır Aşmaları:
Kurayzaoğulları'nın ilk plânı, işin başında Medine şehrini yağmalamak, Müslümanların, evlere sığınmış kadın ve çocuklarını korkutmaktı. Bu plânlarını Medine'de ağır ağır uygulamaya koydular.
Örneğin, Kurayzaoğulları'nın pehlivanları şehirde şaşkınlık yaratıyorlardı.

Abdulmuttalib'in kızı Safiye şöyle diyor: "Ben Hassan b. Sabit'in evindeydim ve Hassan da hanımıyla orada idi. Ansızın gizlice hisar etrafında dolaşan bir Yahudi gördüm. Hassan'a dedim ki: Bu adamın kötü niyeti vardır, kalk ve onu buradan uzaklaştır. Hassan bana; Ey Abdulmuttalib'in kızı! Benim onu öldürmeye cesaretim yoktur, bu hisardan çıkarılmaktan ve bir zarar görmekten korkuyorum dedi. Mecburen ben kalkıp belimi bağladım, bir parça demir aldım ve bir darbeyle o Yahudi adamı öldürdüm."

Müslümanların gizli servisi, Peygamber'e (s.a.a); Kurayzaoğulları'nın, Kureyş'ten ve Gatafanlardan, kale içinden Medine'ye girerek, Medine'yi yağmalamaları için iki bin asker istediklerini bildirdiler. Bu haber ulaştığında, Müslümanlar, ansızın düşman geçmesin diye, hendek etrafını korumakla meşguldüler. Hz. Peygamber (s.a.a) hemen, Zeyd b. Harise ve Müslime b. Eslem adında iki komutanı beş yüz askerle, şehir sokaklarında dolaşmaları, tekbirler getirerek, Kurayzaoğulları'nın sınırı aşmalarını önlemeleri, kadın ve çocukların tekbir seslerini duyarak emniyette olduklarını anlamaları, için görevlendirdi.

Küfür ve İman Karşı Karşıya:
Müşrikler ve Yahudiler, Ahzab Savaşı'ndan önce de İslâm'a karşı çeşitli savaşlar çıkarmışlardı. Lâkin bu savaşlarda, karşı taraf belli bir topluluktu ve kesinlikle tüm Arap Yarımadası'nı İslâm'a karşı ayaklandıracak nitelikte umumî bir yönü yoktu. Düşmanlar, tüm çabalarına rağmen, genç İslâm hükümetini yıkmayı başaramamışlardı. Bu defa çeşitli kabilelerin katıldığı, karma bir ordu teşkil ederek, İslâm'ın işini bir defada bitirmeyi, başka bir deyişle, ellerinde bulunan en son oku da Müslümanlara fırlatmayı istiyorlardı. Bu yüzden, askerî ve iktisâdi bütün güçlerini kullanarak, büyük bir ordu oluşturdular. Eğer, Müslümanlar tarafından savunma için gerekli tedbir alınmasaydı, düşman zafere ulaşırdı.

Peygamber Hz. Muhammed SAV'in HayatıWhere stories live. Discover now