* 27 *

25 9 3
                                    

Kur'ân'a Karşı Koyma Düşüncesi
Eskimiş iftira plânı da Peygamber (s.a.a) hakkında, bir işe yaramamıştı; zira halk, derin bir düşünceyle, Kur'ân'ın büyük bir çekiciliğe ve cazibeye sahip olduğunu hissediyordu. O zamana kadar da böylesine hoş söz işitmemişlerdi. Bu yüzden, Peygamber'e (s.a.a) yaptıkları töhmetlerden bir fayda göremeyince, yine çocuksu bir plân daha kurmaya çabaladılar. Bu plân sayesinde halkın ona olan ilgi ve yönelişini yok edeceklerini zannediyorlardı.

Nazr b. Haris, ömrünün bir kısmını, Hire ve Irak'ta geçirmiş, Kureyş'in iş bilir, akıllı ve zeki adamlarından biriydi. O, İran şahlarının, Rüstem ve İsfendiyar gibi oranın cesur yiğitlerinin durumunu bilirdi ve de İranlıların hayır ve şer hakkındaki akidelerinden haberdardı. Kureyş, Hz. Peygamber (s.a.a) ile mübareze etmesi için onu seçti.

Onlar, Nazr İbn Haris'in pazar ve sokaklarda tetikte bekleyip, halka İranlıların ve şahlarının başından geçen hikâyeleri naklederek, halkın gönlünü, Peygamber'in sözlerini dinlemektense kendine çekmesini kararlaştırdılar.

O, Hz. Peygamber'in (s.a.a) makamını düşürmek ve Kur'ân ayetlerini değersiz göstermek için, devamlı şöyle diyordu: "Millet! Benim söylediklerimle Muhammed'in (s.a.a) söyledikleri arasında ne fark var? O ilâhî azaba duçar olmuş bir grubun hikâyesini sizlere naklediyor, bense nimetlere boğulmuş ve yıllar yılı yeryüzünde hüküm süren bir grubun başından geçenleri sizlere anlatıyorum."

Bu konuda bazı ayetler nazil olmuştur, biz sadece biriyle yetiniyoruz:
"Ve dediler ki: Bu, geçmişlerin uydurduğu masallardır, bir başkasına yazdırmış olup, kendisine sabah akşam okunmaktadır.
De ki: O'nu göklerde ve yerde gizli olanı bilen (Allah) indirmiştir. Doğrusu O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.'"
(Furkan Suresi, 5-6)

Kur'ân'ı Dinlemeyi Yasakladılar:
Mekke putperestlerinin, tevhid dininin yayılmasını önlemek ve onunla mücadele etmek için yapmış oldukları geniş çaplı plânları, birbiri ardınca yürürlüğe konuluyordu; ama bu mücadelede de pek başarılı olamamışlardı, plânları da birbiri ardınca suya düşüyordu. Kureyş büyükleri, halka Kur'ân sesi duymayı yasaklamaya karar vermişlerdi. Bu plânlarının tamamen uygulanabilmesi için, Mekke'nin her yerine casuslar yerleştirdiler. Kâbe ziyaretçilerinin ve kâr elde etmek için Mekke'ye gelen tacirlerin, Muhammed (s.a.a) ile görüşmelerini ve Kur'ân sesini duymalarını ne pahasına olursa olsun engellemek istiyorlardı.

Toplumun konuşmacısı, Kur'ân'da da geçen bir bildiriyi Mekkeliler arasında yayımladı. İnkâr edenler dediler ki: "Bu Kur'ân'ı dinlemeyin ve o okunurken yaygaralar koparın. Belki üstün gelirsiniz."
(Fussilet Suresi 26)

Hz. Peygamber'in (s.a.a), düşmanların kalbine büyük bir korku salan en keskin kılıcı, Kur'ân idi. Kureyş büyükleri, Hz. Peygamber'in (s.a.a) en büyük düşmanlarının, zarar vermek amacıyla onun yanına gittiklerinde, okunan birkaç ayeti duyar duymaz hemen iradelerini kaybettiklerini ve onun ciddî taraftarlarından oluverdiklerini görüyorlardı. Bu tür olayların önünü almak için, kendi hemfikir ve yandaşlarını ilâhî ayetleri duymaktan ve Hz. Muhammed (s.a.a) ile konuşmaktan men etmişlerdi.

Yasaklarını Çiğneyen Yasakçılar:
Halka kesinlikle Kur'ân'ı dinlemeyi yasaklayan ve bu ilânın yasaklarına uymayanları suçlu sayanlar, birkaç gün sonra kendileri yasakları çiğnediler. Kendi koydukları yasaklara gizlice uymadılar!

Ebu Süfyan, Ebu Cehil ve Ahnes b. Şerîk, bir gece birbirlerinden habersiz evlerinden çıktılar ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) evinin yolunu tuttular, her biri bir köşeye saklanmıştı. Amaçları, Hz. Peygamber'in (s.a.a) gece kıldığı namazlarında kalplere sefa veren okuduğu Kur'ân'ın sesini duyabilmekti. Her üçü de birbirlerinin hâlinden habersiz, sabaha kadar orada kalarak Kur'ân'ı dinliyorlardı.

Peygamber Hz. Muhammed SAV'in HayatıWhere stories live. Discover now