* 37 *

21 8 13
                                    

HZ. PEYGAMBER'İN (S.A.A) İLK MÜSPET HAREKETİ

Mescit, İslâmî Hareketlerin Merkezi:
Ensar gençlerinin açık ve güler yüzleri, birçok Evsli ve Hazreçlinin katılımıyla gerçekleşen büyük karşılama töreni, Hz. Peygamber'i (s.a.a) her şeyden önce Müslümanlar için, "mescit" adı altında, eğitim ve öğretim, siyaset ve ordu ile ilgili birçok işlerin yapılabileceği umumî bir merkez yapmaya yöneltti. Tek ilâhlılık anlayışı üzerine kurulu tevhid dini, Hz. Peygamber'in (s.a.a) programının en temel esaslarından biri olduğu için, Müslümanlar namaz vakitlerinde Allah'ın zikriyle meşgul olsunlar diye, her şeyden önce bir mabet yapmayı gerekli gördü.

Onun, Hizbullah'ın tüm bireylerini her hafta belli bir günde bir araya getireceği, İslâm ve Müslümanların maslahatlarını tartışıp meşveret edebilecekleri ve günlük toplantılara ek olarak, Müslümanların yılda iki defa bayram namazını kılabilecekleri bir merkez oluşturması gerekiyordu.

Mescit, sadece tapınma yeri değildi. Tüm İslâm ilimleri ve hükümleri orada konuşulurdu. Her türlü dinî ve ilmî eğitim, hatta okuma ve yazmaya dayalı konular orada öğretilirdi. Dördüncü hicrî yüzyılın başına kadar, mescitler genelde, namaz vakitleri dışında, medrese hükmündeydi. Sonraları mescit dışı eğitim merkezleri şekillendi.

(Daha sonraki tarihlerde müstakil medreseler yapıldıysa da, bunlar mescitlerin yanında yapılmaktaydı. Böylece din ve ilmin ayrılmazlığı görüntüsü sergilenmekteydi.)

Bir çok büyük ilim adamı, mescitlerde düzenlenen ders halkalarından mezun olmuşlardı.
Medine mescidi, bazen bir edebiyat merkezi hâline gelirdi. Arab'ın büyük konuşmacıları, ahlâkî ilkelerle ve İslâm terbiyesiyle uyuşan şiirlerini, mescitte Hz. Peygamber'in (s.a.a) huzurunda okurlardı. Ka'b b. Züheyr, Resulullah'ı (s.a.a) metheden "Bi-Ente Suad" adlı kasidesini mescitte Peygamber'in huzurunda okuduğunda, hazretten büyük bir ödül ve dikili bir elbise aldı. Şiirleriyle İslâm'ı savunan Hassan b. Sabit, yazdıklarını mescitte Hz. Peygamber'in (s.a.a) huzurunda okurdu.

Hz. Peygamber'in (s.a.a) zamanında, Medine mescidinde gerçekleştirilen eğitim-öğretim amaçlı toplantılar öylesine çekiciydi ki, Sakif kabilesinin elçileri bu manzara karşısında oldukça sarsılıyor, Müslümanların hüküm ve ilim öğrenmek için harcadıkları çaba karşısında şaşkınlıktan parmak ısırıyorlardı.

Mahkeme kararları, düşmanlıkların giderilmesi ve suçluların mahkum edilmesi gibi işler de mescitte yapılmaktaydı. O günlerde mescit, tüm mahkeme işlerinin yerine getirildiği, tam anlamıyla bir adalet divanıydı. Ayrıca, Hz. Peygamber (s.a.a), halkı küfür ve şirk ile cihat ve mübarezeye davet eden ateşli hutbelerini orada buyururdu. Belki de toplumsal dinî işlerin ve öğretilerin mescitte gerçekleştirilmesinin sırrı, ulu İslâm önderinin, ilim ve imanın birbirinden ayrılmaz iki kanat olduğunu bizzat uygulamayla göstermek istemesiydi. Nerede iman merkezi olursa, orada ilim merkezi de olmalıydı.

Eğer mahkeme kararları, toplumsal hizmetler ve savaş kararları mescitte alınıyorsa; bu, dinin sadece maneviyata dayalı, maddî yaşamdan ve dünya hayatından kopuk olmadığını, tam tersine halkı takva ve imana davet eden, dünyevî işleri düzenleyen ve toplumsal sorunları çözümlemekten gaflet etmeyen bir din olduğunu anlatmak içindi.
Müslümanlar sürekli bu ilim ve iman ilişkisini, şimdiye kadar gözetmişler; hatta ilim merkezlerinin mescit dışında bağımsız bir konum kazanmasından sonra bile, Müslümanlar tüm dünyaya bu iki mutluluk etkeninin birbirinden kopuk olamayacağını göstermek amacıyla, okul ve üniversiteleri her zaman mescitlerin yakınında yaparlardı.

Ammar'ın Öyküsü:
Devenin diz çöktüğü yer, mescit yapmak için on dinara satın alındı. Bütün Müslümanlar, binanın yapımıyla ve gerekli araçların teminiyle ilgilendiler; hatta Hz. Peygamber (s.a.a) de, diğer Müslümanlar gibi etraftan taş topluyordu.

Peygamber Hz. Muhammed SAV'in HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin