* 14 *

40 18 3
                                    

İslâm'ın Örnek Kadını, Hatice:

Yüce Resul, o zamana dek maddî ve ekonomik düzen ve bağımsızlığa sahip değildi; hâla amcasının maddî yardımlarına ihtiyacı vardı. Bilindiği kadarıyla işi ve geliri kendine bir eş seçip aile kuracak yeterlilikte değildi.

Kureyş'in başta gelen tanınmış hanımlarından biri olan Hatice tarafından vekil ve temsilci olarak Şam'a yapmış olduğu son yolculuk, maddî ve iktisâdi durumunun bir hadde kadar düzelmesini sağlamıştı. Kureyş gencinin sergilediği cesaret ve başarı, Hatice'yi hayrete düşürmüştü. Hatice, sözleşmeye ek olarak, bir miktar para da ödül unvanıyla vermek istediyse de, Kureyş'in genci, sadece işin başında belirlenen miktarı aldı ve Ebu Talib'in evinin yolunu tuttu. Ebu Talip maddî açıdan biraz rahatlasın diye, bu seferki gelirinin tamamını ona verdi.

Onu bekleyen amcası, babası Abdulmuttalib ve kardeşinin yadigârı olan yeğenini görünce, sevgi dolu gözleri yaşarmıştı ve ticaretteki başarısı ve kazancından dolayı çok sevinmişti. Ticaret işini sürdürebilmesi için iki deve ve iki at ona verdi ve bu ticarî yolculukta ele geçirdiği ve tamamını
amcasına verdiği parayı da ona bir eş seçmek için kullanma kararı aldı.

Bu şartlar altında, Resul-i Ekrem (s.a.a), kendisine hayat arkadaşı olacak bir eş seçeceğine dair kesin karar aldı. Nasıl oldu da bu iftihar daha önce "Ukbe b. Ebu Muayt", "Ebu Cehil", "Ebu Süfyan" gibi Kureyş'in en zengin ve şöhretli adamlarının evlilik tekliflerini reddeden Hatice'ye nasip oldu?

Nasıl oldu da yaşam tarzları birbirine tamamen zıt olan bu iki şahıs, birbirine yaklaştı ve aralarında inanılması zor bir manevî bağ ve muhabbet oluştu; öyle ki Hatice tevhidin ve hakkın yücelişi için bütün mal varlığını Muhammed'e (s.a.a) teslim etti?

Etrafı çam ve sedeften yapılmış sandalyelerle dolu, Hint ipeği ve İran'ın altın dokuma perdeleriyle süslenmiş bu ev, nasıl Müslümanların sığınağı hâline geldi?

Bunların cevabını, Hatice'nin hayatını anlatan tarih kitaplarında aramak gerekir. Ancak hiç kuşkusuz bu tür fedakârlıklar, manevî temizlik, derin ve güçlü bir kaynak olmaksızın gerçekleşmez. Tarih, bu evliliğin nedenlerinin, temelde Hatice'nin Kureyş gencindeki takva, iffet, namus ve emanetçiliğine olan güveninden kaynaklandığına tanıklık eder. Hatice'nin hayatı ve onun fazileti hakkındaki rivayetler bu konuyu daha güzel aydınlatmaktadır.

Hatice, namuslu ve iffetli bir kadındı. Sürekli takvalı ve kötülüklerden çekinen bir eş arıyordu kendine. Bu bakımdan Hz. Peygamber (s.a.a), onun hakkında şöyle buyurmuştur:

"Hatice, cennetin faziletli hanımlarından biridir."

Hatice, Hz. Muhammed'e (s.a.a) iman eden ilk kadındır.

İbn Esir şöyle yazıyor:
"Afif adında bir tacir Mescidu'l-Haram'a girdi. Üç kişiden oluşan bir grubun ibadetini görünce çok şaşırdı. Hz. Peygamber'in (s.a.a), Hz. Hatice ve Hz. Ali (a.s) ile birlikte o bölgenin halkının tanrılara yönelip de unutmuş oldukları Allah'a ibadetle meşgul olduğunu gördü. O, araştırmak amacıyla Hz. Peygamber'in (s.a.a) amcası Abbas ile görüştü. Gördüklerini ona anlattı. Olayın gerçeğini ondan sordu.

O da şöyle dedi:
"Birinci kişi, peygamberlik ve nübüvvet iddiasında bulunan kişidir, o kadın onun eşi Hatice ve üçüncü kişi de, kardeşimin oğlu Ali'dir."

Sonra şunları ekledi: "Yeryüzünde bu dinin takipçisi olarak bu üç kişiden başka hiç kimseyi tanımıyorum."

Hz. Hatice'nin fazileti hakkında nakledilen rivayetleri aktarmak, kitapta gözettiğimiz metodumuza uygun düşmediği için konuyu burada noktalıyor ve bu tarihî hâdiseyi oluşturan sebepleri araştırmaya koyuluyoruz.

Peygamber Hz. Muhammed SAV'in HayatıWhere stories live. Discover now