* 50 *

18 9 7
                                    

Bu Komploya Nasıl Karşılık Verilmeli?:
Şimdi, Hz. Peygamber'in (s.a.a) bu cinayetkâr gruba karşı nasıl davranmalıydı? Bu güruh, İslâm hükümetinin meziyetlerinden faydalanan, İslâm askerleri tarafından, mal ve namusları korunan, Hz. Peygamber'in (s.a.a) baştanbaşa hayatında, nübüvvet alâmetlerini gören, nübüvvet delilerini ve onun doğruluğunu ispatlayan vesikaları kendi kitaplarında okuyan bir topluluktu; ama misafirperverlik yerine, onun katli için plânlar kuruyor, namertçe onun terörüne bel bağlıyorlardı.

Bu durumda adaletin gerektirdiği neydi? Bu olayların tekrar yaşanmaması ve böyle hâdiselerin kökten kazınması için ne yapılmalıydı?

Hz. Peygamber'in (s.a.a) seçtiği yol, çok mantıklı idi. Tüm askerlere "Hazır ol!" emrini verdi ve sonra Muhammed b. Müslime Evsi'yi yanına çağırdı. Aşağıdaki mesajı bir an önce, kendi tarafından Nadiroğulları'na ulaştırmasını emretti.

O, Nadiroğulları'nın reisleriyle görüşerek şöyle dedi:
"İslâm'ın ulu önderi, benim aracılığımla sizlere bir mesaj göndermiştir. Bu toprakları hemen on gün içinde terk ediniz; zira anlaşmanıza ihanet ederek hile ve bozgunculuk yaptınız. Eğer on gün içinde bu toprakların sınırları dışına çıkmazsanız, kanınız hederdir."

Bu mesaj, Yahudiler arasında büyük bir stres yaratmıştı ve her biri suçu bir diğerinin üzerine atıyordu. Reislerinden biri, hep birlikte Müslüman olalım diyerek öneride bulundu; ama çoğunluğun inadı, böyle bir öneriyi kabul etmeye engel oldu. Onları büyük bir çaresizlik kaplamıştı, çaresizce Muhammed b. Müslime'ye dönerek şöyle dediler:

"Ey Muhammed! Sen Evs kabilesindensin ve biz İslâm dini gelmeden önce senin kabilen ile savunma anlaşması imzalamıştık. Şimdi neden bize savaş muamelesi yapıyorsun?"

O hür olan her Müslüman gibi, büyük bir olgunlukla şöyle cevap verdi: "O zaman geçti, şimdi kalpler değişmiştir."

Bu karar, Hz. Peygamber'in (s.a.a) Medine'ye geldiği ilk günlerde, Medineli Yahudi taifeleriyle yapmış olduğu anlaşmaların bir gereği idi. Bu anlaşma, Nadiroğulları kabilesinden, Huyeyy b. Ahtab tarafından imzalanmıştı. Biz anlaşmanın metnini daha önce zikretmiştik, şimdiyse o anlaşmadan bir bölümü burada naklediyoruz:

Hz. Peygamber (s.a.a) bu üç gruptan ( Nadiroğulları, Kaynukaoğulları ve Kuraydaoğulları) her biriyle, kesinlikle Allah Resulü ve yârenleri aleyhine herhangi bir girişimde bulunmayacaklarına, el ve dilleriyle onlara zarar vermeyeceklerine dair antlaşma yapmıştı. Bu üç kabileden herhangi biri, anlaşma metnine ters bir davranışta bulunurlarsa, kanları akıtılacak, mallarına el konulacak, kadın ve çocukları esir alınacaktı.

Timsah Gözyaşları:
Oryantalistler, bu konuda, aldatıcı gözyaşlarıyla, anneden daha şefkatli çocuk bakıcıları misali, anlaşmayı bozarak, ihanete başvuran Nadiroğulları Yahudilerini savunmuş ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) bu davranışını adalet ve insaftan uzak göstermeye çalışmışlardır.

Bu eleştiriler, hakikati olduğu gibi anlamak amacını taşımamaktadır; zira daha önce sunulan anlaşma metnine bakılacak olursa, perdeler kalkacak ve hakikat anlaşılacaktır. Çünkü, Hz. Peygamber'in (s.a.a) onlara uyguladığı ceza, anlaşma metninde geçen cezadan daha hafifti.

Günümüzde, bu oryantalist kişiler tarafından doğuda ve batıda yüzlerce zulüm ve cinayet işlenmekte, onlardan bir kişi bile bu duruma en ufak bir itirazda bulunmamaktadır; ama Hz. Peygamber (s.a.a) bir avuç düzenbazı, onlarla anlaşmalarından daha hafif bir cezaya çarptırdığı hâlde, hemen çeşitli hedeflerle bu hâdiseleri tahlil etme çabasına düşen bir avuç yazarın feryadı yükselmektedir.

Nifak Hizbinin Rolü:
Nifak kitlesinin tehlikesi, Yahudilerden daha fazlaydı; zira dost görünümündeki münafık, arkadan hançer vurur. Bu grubun başını çekenler Abdullah b. Übey, Malik b. Übey ve diğerleriydi. Onlar hemen Nadiroğulları'nın reislerine şu mesajı ilettiler: "Biz iki bin asker ile sizlere yardımcı oluruz, müttefik kabileler, yani Kurayzaoğulları ve Gatafanlar da sizleri yalnız bırakmayacaklardır."

Peygamber Hz. Muhammed SAV'in HayatıWhere stories live. Discover now