65 *

21 8 4
                                    

Mekke Kadınları, Peygamber'e (s.a.a) Biat Ediyor:
Hicretten önce vuku bulan Akabe Biati'nde Hz.Peygamber (s.a.a) ile biat eden yetmiş civarında kişiden üçü kadındı. Akabe Biati'nden sonra, ilk defa Resulullah (s.a.a), resmi olarak aşağıdaki görevleri yerine getireceklerine dair, kadınlardan biat aldı:
1- Allah'a şirk koşmayacaklar.
2- İhanet etmeyecekler.
3- Fahişelik yapmayacaklar.
4- Kendi çocuklarını öldürmeyecekler.
5- Başkalarına ait olan çocukları, kendi kocalarına nispet etmeyecekler.
6- İyi ve hayırlı işlerde Hz. Peygamber (s.a.a) ile muhalefet etmeyecekler.

Biat töreni şöyle yapıldı: Hz. Peygamber (s.a.a), bir kap dolusu su getirmelerini buyurdu. Sonra o suya bir miktar ıtır (güzel koku) karıştırdı ve elini o suya bandırıp, yukarıdaki maddeleri içeren ayeti okudu.
(Mümtehine, 12.)

Daha sonra yerinden kalkarak hanımlara şöyle buyurdu:

"Söz konusu şartları kabul ederek benimle biat etmeğe hazır olanlar, bu kaptaki suya ellerini bandırmak suretiyle, sayılan maddelere vefakâr kalacaklarını resmen ilân etsinler."

Bu biatin nedeni, Mekke'de haddinden fazla fahişe kadın bulunmasıydı. Eğer onlardan böyle bir söz alınmasaydı, büyük bir ihtimalle açıktan açığa yapamasalar bile, gizlice bu çirkin işlerini devam ettireceklerdi.

Mekke etrafında civar kabilelerin oldukça önem verip, ihtiram gösterdikleri çok sayıda puthane vardı. Hz. Peygamber (s.a.a), Mekke etrafında putperestliğin kökünü kazımak amacıyla, bu civarda bulunan bütün puthaneleri yıkmak üzere, etrafa birlikler gönderdi. Mekke içinde de her kimin evinde putu varsa kırsın, diye ilân ettirildi.

HUNEYN SAVAŞI
Hz. Peygamber (s.a.a), metot olarak, bir noktayı fethettiği zaman, kendisi orada kaldığı müddetçe, o bölgenin siyasî işleriyle ve halkın dinsel konularda sorunlarıyla bizzat kendisi ilgilenirdi. Orayı terk edeceği zaman da, çeşitli münasebetler gereği, lâyık gördüğü birini atar, sonra oradan ayrılırdı; zira böyle merkezden uzak sınır bölgelerinde yerleşik halk, artık defteri dürülmüş olan eski düzeni tanıyor, ama onun yerini alan yeni sistemden asla haberdar değillerdi.

Ayrıca dinsel olduğu kadar, aynı zamanda toplumsal, ahlâkî ve siyasî özellikleri olan İslâm ayini kanunları, tertemiz vahiy kaynağından alınmaktaydı. Halkı bu kanunlarla tanıştırmak, onları bu toplumlarda icra etmek için, talim görmüş, yetişkin ve pişkin; aynı zamanda tam bir dirayet ile insanları İslâm'ın gerçek temelleriyle tanıştıracak ve İslâm siyasetini halk arasında pratize edecek insanlara ihtiyaç vardı.

Hz. Peygamber (s.a.a), Hevazin ve Sakif kabilelerine gitmek üzere Mekke'yi terk etmeğe karar verdiğinde, Muaz b. Cebel'i halkın talim ve terbiyesi için, eğitmen unvanıyla; Uttab b. Üseyyid'i de yetişkin bir kişi olması itibariyle, hükümet, işlerin idaresi ve mescit imamlığı için tayin etti. Hz. Peygamber (s.a.a), on beş gün Mekke'de ikamet ettikten sonra, Hevazin kabilesine doğru hareket etti.

Eşi Görülmemiş Bir Ordu:
Hz. Peygamber'in (s.a.a), o gün itibariyle sancağı altında on iki bin silâhlı asker vardı. Bunlardan on bin kişi Medine'den onunla birlikte gelerek, Mekke'nin fethine katılmışlardı. İki bin kişi de fetihten sonra Müslüman olan Kureyş gençleriydi. Bunlara da Ebu Süfyan komuta etmekteydi.
Böyle bir ordu, o günlerde eşine az rastlanır bir şeydi.

İşte bu çokluğun kendisi, ilk başta böyle bir ordunun yenilgisine sebepoldu; zira geçmişte yapılanların aksine, sayıca çokluklarına güvenerek, nizamî savaş taktiklerinden yararlanma gereği görmediler. Askerlerin sayıca çokluğunu görünce, "Biz, onların kaç katıyız, bu sayı çokluğuyla kesinlikle mağlûp olmayız." dediler. Fakat zaferin yalnızca sayı çokluğu ile elde edilemeyeceğinin farkında değillerdi; hatta zafere götüren diğer sebeplerin yanında, sayı çokluğu pek ehemmiyet taşımaz.

Peygamber Hz. Muhammed SAV'in HayatıWhere stories live. Discover now