* 55 *

19 10 3
                                    

Ebu Lübabe'nin İhaneti:
Kurayzaoğulları Yahudileri, kalelerinin muhasara edilmesinden sonra, Hz. Peygamber'den (s.a.a) Evs kabilesinden Ebu Lübabe'yi, kendisiyle meşveret etmek üzere onlara göndermesi isteğinde bulundular. Ebu Lübabe'nin Kurayzaoğulları'yla eskiden bir dostluk antlaşması vardı. Kaleye girdiğinde Yahudilerin erkek ve kadınları onun etrafını alarak ağlayıp sızlayamaya başladılar ve şöyle dediler: "Gerçekten bizim kayıtsız şartsız
teslim olmamız reva mıdır?"

Ebu Lübabe: "Evet." dedi, ama eliyle de boğazına işaret etti. Yani eğer teslim olursanız, öldürüleceksiniz.

Ebu Lübabe, Hz. Peygamber'in (s.a.a), tevhid dini için büyük bir tehlike olan bu grubun varlıklarını sürdürmelerine göz yummayacağını çok iyi biliyordu. Fakat Ebu Lübabe, İslâm'ın ve Müslümanların yüce maslahatlarına ihanet ederek, onların sırlarını açtığına da çok pişman olmuştu. Yüzü sararmış ve titrek bir hâlde kaleden çıkar çıkmaz, doğruca mescide gitti ve kendisini mescidin direklerinden birine bağladı ve Allah adına yemin ederek, eğer onu bu hatasından dolayı affetmezse, ömrünün sonuna kadar böyle kalacağına dair ahdetti.

Müfessirler, şu ayetin Ebu Lübabe'nin ihaneti hakkında nazil olduğunu söylerler:
"Ey iman edenler, Allah'a ve Resulü'ne ihanet etmeyin, bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin."
(Enfal, 27)

Ebu Lübabe'nin haberi Peygamber'e (s.a.a) yetiştiğinde şöyle buyurdular:
Eğer böyle bir işe kalkışmadan önce benim yanıma gelseydi, ben Allah'tan onu bağışlamasını dilerdim ve Allah da onu bağışlardı; ama artık Allah'ın mağfireti nazil oluncaya kadar beklemesi gerek.

Onun eşi namaz vakitleri geliyor ve iplerini çözüyordu, namazdan sonra da tekrar onu mescidin direğine bağlıyordu. Altı gün böyle geçti; Hz. Peygamber (s.a.a), Ümmü Seleme'nin evinde olduğu sırada, sabaha yakın vahiy meleği geldi ve Ebu Lübabe'nin affedildiğini ifade eden şu ayeti Peygamber'e (s.a.a) vahyetti:

"Diğerleri günahlarını itiraf ettiler, onlar salih bir ameli bir başka kötüyle karıştırmışlardır. Umulur ki, Allah tövbelerini kabul eder. Hiç şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir."
(Tevbe, 102)

Ümmü Seleme'nin gözleri, gülümser hâlde olan Hz. Peygamber'in (s.a.a) nurlu çehresine takıldı, Hz. Peygamber (s.a.a), Ümmü Seleme'ye: "Allah, Ebu Lübabe'nin hatasını affetti; kalk ve müjde ver." buyurdu.

Hz. Peygamber'in (s.a.a) hanımı halka Ebu Lübabe'nin bağışlandığı müjdesini verir vermez, halk onun bağlarını çözmek için üşüştüler. Fakat Ebu Lübabe dedi ki; "Bu bağları yalnızca Hz. Peygamber'in (s.a.a) kendisinin çözmesi gerek."

Hz. Peygamber (s.a.a), sabah namazını ikame etmek üzere mescide geldiğinde, kendi mübarek elleriyle bağları çözdü. Elbette Ebu Lübabe'nin bu sapması, onun yersiz duygusallığından kaynaklanmaktaydı. Hain erkek ve kadınların ağlama ve şivenleri, sır saklama gücünü ondan aldı, o da kendini alamayıp, Müslümanların sırlarını açtı; ancak onun vücudunda, kendi kendisini affettirebilecek ve bir daha da ihanet düşüncesine yer vermeyecek bir cezaya çarptırmasına neden olacak derecede bir iman gücü ve Allah korkusu, daha ağır basmaktaydı.

Özel Birlik Harekâtı Nasıl Sonuçlandı?:
Bir gün, Yahudi Şas b. Kays, kalenin temsilcisi olarak dışarı çıkıp, Hz. Peygamber (s.a.a) ile görüştü ve Kurayzaoğulları'nın da diğer Yahudi kabileleri gibi menkul eşyalarını alarak Medine'yi terk etmeleri için kendilerine izin vermesini talep etti. Hz. Peygamber (s.a.a), onun bu teklifini reddederek, kayıtsız, şartsız teslim olmaları gerektiğini buyurdu.

Peygamber Hz. Muhammed SAV'in HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin