III| the sadness of winter roses

4.2K 294 41
                                    

ZAYN

Babasının gitmesinin üzerinden geçen iki günden sonra yine halkın şikayetlerini sıkıntılı bir halde dinliyordu.

İki ailenin saçma kavga nedenlerini dinlerken bir süre sonra rahatsız edici sesler birer uğultuya dönüştü. Anghrist' e duyduğu özlem her dakika artıyor, istemsizce onunla bulutların arasında süzüldüğünü hayal ediyordu. Ejderhasını en son dün, krallık sorunları ile ilgilenirken gökyüzünde kardeşleri ile uçarken görebilmişti sadece.

"Prensim." dedi tahtın kenarındaki Sör Louis fısıltı ile. "Bir cevap bekliyorlar."

Karşısında sessizce bekleyen iki ailenin babalarına bakarken daha fazla dayanamayarak ayağa kalktı.

"Sör Louis sizin için adaletli olacaktır." Zayn arkasında onu takip eden siyah pelerini ile taht odasından hızla çıktı. Kapının yanındaki muhafızlar onunla gelecekti ki "Yalnız kalmak istiyorum." diyerek buna engel oldu. Korunmaya ihtiyacı yoktu. Buradaki herkesten güçlüydü ve bir ejderhaya kim zarar verebilirdi ki?

Kalenin muazzam avlusuna çıktığında gözlerini gökyüzüne kaldırdı ve zihninde Anghrist' i düşündü. Birkaç saniye ardından korkunç güzellikteki ejderhası büyük bir gürültüyle karşısında ayak bastığında yerin titrediğini hissetmişti Zayn. Yere basar basmaz attığı kulak tırmalayan çığlığı ise ona mutluluk vermişti.

Birkaç adım öne doğru ilerleyip elini uzattığında sadece Zayn' in karşısında uysallaşabilen Anghrist sakince siyah kırmızı pullu derisini Zayn' in eline sürttü.

"Beni özledin mi?" Ejderha biraz daha boynunu eğdiğinde Zayn büyüyen tebessümüyle diğer elini de Anghrist' in yüzünde gezdirdi. Kocaman vahşi ejderhası sanki şu an bir yavru köpek gibiydi ve yalnız kaldıklarında oluşan aralarındaki bu hassas ilişki Zayn' in çok hoşuna gidiyordu.

Ancak Anghrist aniden başını Zayn' in ellerinden çekti ve sol tarafa çevirerek bir kükreme gönderdi. Zayn de aynı tarafa baktığında Rhoslyn Clifford' un odasının penceresinden ikisini izlediğini ama Anghrist' in tepkisi üzerine korkup içeri girmesini yakalamıştı.

Tekrar ejderhasının yüzüne dokundu. "Ona zarar vermeyeceksin... En azından ben isteyene kadar. Tamam mı? Ona zarar vermeyeceksin Anghrist."

Derin bir iç çekti. "Biraz uzaklaşalım mı? Bu krallık işleri düşündüğümden de sıkıcıymış."

Anghrist, Zayn' in sırtına çıkabilmesi için tamamıyla yere çöktü. Çıkıntılı pullarının yardımı ile kolayca ejderhanın sırtına çıkmayı başardı ve uygun bir şekilde yerini aldıktan sonra Anghrist birkaç adım koştu ve kanatlarını iki yana açıp yukarı aşağı sallayarak havalandı. Güç gösterisi yapmak ister gibi bir kükreme sivri dişleri arasından çıkarken Zayn yine gülümsemişti. Ejderhası da tıpkı kendisi kadar gösteriş meraklısıydı.

Zayn ve Anghrist yükseldikçe daha da yükseldi. Beyaz, pamuk kadar yumuşak görünen bulutların aralarındayken nereye gittiklerini biliyorlardı. Kral Toprakları' ndan biraz uzakta küçük bir ada bulunuyordu. Zayn, bu kimsesiz adayı Anghrist ile birlikte yaptığı keşiflerde bulmuş ve her canı sıkıldığında buraya gelir olmuştu. Ayrıca adanın merkezinde büyük bir alanı kaplayan ateş çiçekleri de vardı. Ateş çiçeklerini burada bulmuş ve odasına da buradan getirtmişti zaten.

Anghrist adaya varır varmaz her zaman olduğu gibi ateş çiçeklerinin bittiği noktaya iniş yaptı. Zayn, bu narin çiçeklere, Anghrist' in koca ayakları altında ezilmesini istemeyecek kadar değer veriyordu. Toprağa ayak bastıktan sonra adımlarına dikkat ederek çiçeklerin arasında yürüdü ve her geldiğinde oturduğu büyük ağacın dibine oturdu, ardından ise uzandı. Ağacın gölgesi gözlerini güneşten koruyor, bedenini yalayan hafif rüzgar ise onu tüm bu dünyadan soyutlamayı başarabiliyordu. Ateş çiçeklerinin tatlı kokusu eşliğinde gözlerini huzurla kapattı. Anghrist' in ise tekrar havalandığını duydu. Ejderhası adanın etrafında uçmayı severdi.

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin