XIX| blind eyes

2.5K 180 49
                                    

ZAYN

Mutluluk ve hüzün.

Birbirinden zıt bu iki ağır duygu, aynı anda kalbine binmiş ve onu çökertmek için ellerinden geleni yapıyor gibiydi.

Şu an dünyanın en mutlu adamıydı. Fakat aynı zamanda gerçekler onu derin bir hüzne de boğuyordu. Böyle bir ruh halinde olmasının sebebi hemen yanı başında küçük bir kız çocuğu gibi masum bir şekilde uyuyan Rhoslyn Clifford' dan başkası olamazdı elbette.

Adada geçirdikleri o güzel saatlerden sonra güneş batmaya yakın Ejderha Kalesi' ne geri dönmüşler ve Zayn' in balkonunda sanki hayatlarındaki her şeyle birlikte çok sıradan insanlarmış gibi akşam yemeği yiyip, eğlenceli sohbetler etmişlerdi. Zaman onlar için öyle hızlı geçmişti ki, gece yarısı ile birlikte Rhoslyn' in uykusu da gelmiş ve Zayn onun gitmesini istememişti. Burada, yanında uyumasını söylediğinde Rhoslyn karşı çıkmamış ve prense sarılarak uykuya dalmıştı. Ancak Zayn bir an bile gözlerini kapatmayarak şimdiye dek sadece Rhoslyn' in güzel yüzünü izlemiş ve çaresiz bir şekilde neler yapabileceğini düşünmüştü. Boşuna bir çabalayıştı. Bütün gece aklını yormasının sonucunda da tek bir çözüme varmıştı: Çok uzaklara gitmek. Başka diyarlara, başka insanların yanına... Rhoslyn' in hiçbir şeyi düşünmeden kendisi ile geleceğini biliyordu. Ama o bunu ne kadar isterse istesin kendisi yapamazdı. O, Güney Krallığı' nın veliaht prensiydi. O, yakın bir zamanda kral olacaktı ve bir kral asla halkını terk etmemeliydi. Aşk onu bir çukura soksa bile bu obsidiyen tahtının üzerindeyken olmalıydı. Kısacası, Zayn ve Rhoslyn' in mutluluğu için hiçbir yol yoktu.

Genç kızın yüzüne düşmüş sarı saç tutamını narince parmakları arasına alıp arkaya doğru çekti. Yanaklarının tatlı kızarıklığı ve şişmiş dudakları şimdi daha çok belli oluyordu... Dirseğini yatağa bastırıp ağırlığını koluna verecek şekilde doğruldu. Güneş doğuyordu ve Yaser Malik her gün güneş doğarken uyanır, şafak vaktini karşılayarak gününe başlardı. Şu an ise Zayn, bir baba oğul konuşmasına, babası ile vakit geçirmeye ihtiyaç duyuyordu.

Balkondaki gözlerini tekrar yanında uyuyan Rhoslyn' e çevirdi. Elinin tersiyle kızın yanağını okşadı ve ardından eğilip, sıcacık yanağına bir öpücük bıraktı. Geri çekilip üzerini örttükten sonra yatağından çıktı ve çıplak gövdesini örtmek için gri, yünlü sabahlığını üzerine geçirdi. Başka hiçbir hazırlık yapma gereği duymadan odasından çıktığında kapısının önünde duran Liam ile karşılaştı. Sör Liam, Ejderha Prensi' ni bu saatte uyanık gördüğü için oldukça şaşkındı.

"Günaydın." dedi Zayn şaşkın çocukluk arkadaşına bakıp.

"Günaydın. Erkencisin?"

"Gece uyuyamadım."

Son kez içeriye, Rhoslyn' e, baktı ve kapıyı çekerek kapadı. Altları morarmış gözlerini tekrar Liam' a dikip sessizce "Ona dikkat et, tamam mı?" dediğinde Liam' ın kahverengileri tıpkı Zayn' inkiler gibi derin bir hüzne karışmıştı. Başını yavaşça aşağı yukarı sallamakla yetindi.

Liam' ın omzunu sıvazladıktan sonra adımlarını babasının odasına doğru yönlendirdi. Kral odasının kapısının önünde dikilen Kral Muhafızları ile iletişime geçme gereği bile duymadan babasının odasına girdiğinde Kral Yaser' i, balkonundaki koltuğa oturmuş ve derin düşünceler eşliğinde denizin ötesinde doğan güneşi izlerken bulmuştu. Oğlunu fark ettiğinde o da tıpkı Sör Liam gibi şaşırdı. Oğlunun uykuya ne kadar çok düşkün olduğunu herkes gibi bilirdi.

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin