XLVI| life and death

1.5K 145 86
                                    

SHAWN

Güneşin doğuşu ile gözlerini yeni bir güne açan Shawn kalkar kalkmaz önce bir ağacın dibinde su akıtmış, sonra boyalı sarı saçlarının altında oldukça dikkat çekici duran kahverengi sakallarını kesmişti. Ardından ahıra girerek üç kova süt sağdı, hayvanlara su verip onları besledi. Hayvanlar yemeklerini yerken ise her sabah yaptığı gibi biraz mekik ve şınav çekti. Sırada yumurtaları toplama işi vardı ve Shawn bunu da çok kısa bir süre içinde halletti, sonrasında kuyudan su çekerek eve geri döndü. Peeta herkes için yemek hazırlıyordu. Shawn' ı gördüğünde dudaklarında tatlı bir tebessüm oluştu. "Yine çoğu işi bitirdin değil mi?"

Shawn onaylayarak başını salladı.

"Kendini çok fazla zorladığı düşünüyorum Sean. Bazı işleri bizimle paylaşman gerekiyor."

"Gayet iyiyim. Bunları dert etmeye gerek yok." Kovanın içine bir maşrapa daldırdı ve soğuk suyu hızlıca içti. "Üstelik beni evinize aldınız, karşılığını vermem gerekir."

Peeta övgü ve sevgi dolu sözlerini Shawn' a sıralarken birlikte kahvaltıyı hazırladılar. Diğerleri de bu süre boyunca uyanmış ve oldukça az çeşidi olan ama mutlu bir kahvaltı yapmışlardı. Kahvaltıdan sonra tekrar dışarı çıkan Shawn dondurucu soğuğun içinde baltasını aldı ve odunları parçalara ayırmaya koyuldu. Jack ile Jeramain, Shawn' ı ne zaman odun parçalarken görse tıpkı Peeta gibi övgüler sıralamaya başlıyorlardı. Onlara göre Shawn çok güçlüydü ve kendisi olmasaydı bu kışı çok zor şartlarda geçireceklerini, tanrının iyiki Shawn' ı karşılarına çıkardıklarını anlatıyorlardı. Shawn bunun bir tanrı işi olduğuna inanıyordu artık. Tanrı onun kaderini bu insanlarla birleştirmişti ve bunun belli bir sebebi olmalıydı. Sebebini şimdi görebiliyordu. Buradaki herkes yaşamak için birbirine muhtaçtı.

Bir odun parçasını daha ikiye böldüğünde derine saplanan baltayı kendisine doğru çekti ve yeni bir odun daha aldı. Bu sırada zarif adımlarıyla Diega yanına gelmişti. Kar yüzünden kızıl saçlarının üst kısımları ıslak görünüyordu.

"Annem kasabaya gitmemiz gerektiğini söyledi. Tekrar."

Yüzündeki yaramaz gülücük Shawn' ın da gülmesine sebep olmuştu. "Gidelim öyleyse."

"Birazdan malzemeler hazır olur. Sen de hazırlanınca burada buluşuruz."

Diega tekrar geri döndü ve Shawn da buradaki işini bitirdikten sonra eve girdi. Bir bezle yüzündeki soğuk teri sildikten sonra üzerine yünlü pelerinini geçirdi ve Jeramain ile kasabaya neler götüreceğini danıştı. Götürülecek çok yük olduğundan Yaşlı Adam' la birlikte gitmek zorundaydılar. Yaşlı Adam, Jeramain' in çok uzun yıllardır yaşamayı başarmış aygırıydı ve onu her zaman yormamak için sadece çok fazla yük varken kullanıyorlardı. Birlikte Yaşlı Adam' ı koşumla arabaya bağladılar. Arabaya bir sepet yumurtayı, üç sepet patatesi, üç büyük kova sütü ve bir çuval odunu yerleştirdikten sonra Shawn arabanın önüne oturdu ve Yaşlı Adam' ın dizginlerini salladı. Diega' yı, birlikte sözleştikleri yerden aldıktan sonra aygırı kasabaya doğru yönlendirdi.

Evden oldukça uzaklaştıktan sonra sessizliği bozan her zamanki gibi o olmuştu. "Bana bir şeyler anlat."

"Ne gibi?"

"Bilmiyorum. Senin hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorum fakat kapalı bir kutudan farkın yok."

"Çok konuşmayı sevmem, biliyorsun."

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin