LXIII| preparations for the new war

1.8K 192 175
                                    

RHOSLYN

Hayatın kendisi ve nefes almak artık daha katlanılabilir ve değerliydi. Göğsünün altındaki kalbinin hareketlerini duyabiliyordu. Damarlarında akan kanının gücünü... Yaşıyor, Zayn gibi nefes alıyordu.

Önündeki yemekleri izlerken dudaklarında belli belirsiz bir tebessüm oluştu. Yüreğinin umutla dolup taştığı bugünlerde hiçbir neden olmaksızın gülümsediği oluyordu. Çünkü o yakında gelecek ve Rholsyn' i bu buz cehenneminden alarak kendi cennetine götürecekti. Onun çocuklarını gururla taşıyacaktı. İyi bir anne olacak, kendi ailesinin yaptığı hataları asla çocuklarına yapmayacaktı.

"Son günlerde fazla iyi görünüyorsunuz Leydi Rhoslyn." dedi Kraliçe Maria. Hain yeşil gözleri sinsice üzerini süzerken ince dudaklarında hoşnutsuz bir tebessüm vardı.

"Gerçek aşkının gelip onu kurtaracağını düşünüyor." dedi şarabından içen Ashton. Dudaklarının arasından bir kahkaha yükseldi. "Fazla hayalperest değil mi?"

"Böyle hayaller kurmayı üç sene önce bırakmıştım." dedi Prenses Lauren. Ağabeyini andıran yeşil gözlerinden düşmanlık akıyordu.

Neden kimsenin kalbinde iyilik yok, diye düşündü Rhoslyn. Neden herkes böylesine kötü?

"Yine de hayal kurmak hayatta tutabiliyor." Bunu söyleyen ise Ashton' a çok benzeyen kardeşi Harry idi. "Ceset gibi görünüyorsun."

"Neyse ki saçların uzamaya başladı. Oğlumun kadınıysan ona layık görünmelisin."

"Ben tek bir kişiye aidim." diye bağırmak isterdi. Fakat yapamadı. Bu insanların arasında özgürce konuşmanın bedeli karanlık bir hücre olabiliyordu.

"Sizi endişelendirmek istemem fakat ejderhanın tahtını almak için büyük hazırlıklar yaptığını duydum." demişti masanın bir köşesinde yemeğini yiyen Lord Jeremy Bieber. Kral Eli, Ashton' la birlikte Buz Kalesi' nden dönmüş ve buradaki idari işleri halletmek üzere bir süre kalacağı söylenmişti.

"Birkaç güne saldırıya geçeceği söyleniyor."

"Bir sikim yapamaz." demişti Prens Harry Irwin.

Lordun dudaklarında kibirli bir tebessüm büyüdü. "Ne derler bilirsiniz prensim. Ejderha efendileri tarihin başından bu yana istediklerini ateş ve kanla aldı. Malik' in de pes edeceğini düşünmüyorum. Bu onun kanında var."

"Kalesini ve süslü tacını alabilir elbette." dedi Ashton alay ederek. "Fakat sürtüğünü geri alacak kadar gücü yok. Ejderhalar öldüğünde onun da ateşi söndü."

Lauren Irwin gülümsedi. "Piç buraya geldiğinde ona buzun gücünü göster Ashton."

"Onun kalbine buzdan bir dikit saplayacağım." Gözlerini Rhoslyn' e çevirdi. "Bedenini yatağının karşısındaki duvara asacağım. Böylece sonsuza kadar birlikte olursunuz."

Gözleri dolan Rhoslyn bakışlarını çorbasına eğdi. Her ne kadar buradaki aptallar onu ciddiye almasalar da Zayn geri dönecek ve hepsini öldürecekti. Daha önce hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştı.

"Tabi Malik' ten çok daha önemli bir problemimiz daha var."

"Nedir o lordum?"

"Kurdun yaşadığını söylüyorlar. Mendes' in en büyük çocuğu."

"Shawn Mendes mi?" diye sordu Rhoslyn hayretle.

Shawn Mendes yaşıyor mu?

"O gece kaleden kaçmayı başarıp buradan uzaklaşmış. Brownland kıyılarında ise Malik' le karşılaştığı biliniyor. Birlikte hareket ediyorlarmış."

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin