ZAYN
Neden tüm gece uyuyamamıştı?
Neden her gözlerini kapattığında Anghrist' in üzerinde Rhoslyn ile beraber gökyüzünde süzüldükleri o anı hatırlıyordu?
Neden onu aklından çıkaramıyor ve aklında olduğu her an kalbi çılgınlar gibi hoplamaya başlıyordu?
Neden? Zayn tüm gece bu soruların cevabını düşünüp durdu. Ve bundan hiç memnun değildi. Nereye doğru gittiğini biliyordu çünkü. Hayatında istemediği tek şey tanrı tarafından kucağına fırlatılmış gibiydi ve bunu kollarından atamıyor, her seferinde daha fazla sarılıyordu. Elinde değil.
Kuzeyli bir leydiyi kendi özel dünyasına götürmek de nereden çıkmıştı ki? O an ne düşünmüştü? Onu mutlu etmeyi mi? Yoksa gözyaşları ruhunun derinliklerine mi dokunmuştu?
Hiçbir şey anlayamıyor.
Yaverinin çizmesindeki bağcıklarını bağlamasını sabırla beklerken yine bunları düşündü.
"Dei?"
"Evet prensim?"
"Bugün fazla sessiz değil mi?"
"Ben... Bilmiyorum. Her zamanki günler gibi prensim."
"Aileni özledin mi?"
"Özledim."
"Git. Onları ziyaret et."
"Teşekkür ederim ama burada olmak benim zorunluluğum."
"Sana emrediyorum öyleyse."
Sonunda bağcıkları hallolduğunda kılıç kemerini ve kılıcını da beline takarak odasından çıktı. Liam Payne dehşet içinde ona doğru geliyordu. Muhtemelen yine şu konsey meselesi hakkında onu uyaracaktı. Ama Zayn ne yapabilirdi ki? O saçma sohbetler onu çok fazla sıkıyor ve nefes alamıyormuş gibi hissediyordu.
"Zayn." dedi yanına varınca. Umursamadan yürümeye devam ederken Liam da onu takip etti.
"Konseye katılmayacağım Liam. Güzel bir kahvaltı yapmak istiyorum."
"Ama-"
"Katılmayacağım dedim."
"Zayn, Rhoslyn yok!"
Zayn durdu. Tüm dünya durdu. Başı dönüyor. Yanlış mı duymuştu?
"Ne?" dedi yavaşça Liam' a dönerek. Midesi hastalıklı bir şekilde bulanmaya başladı.
"Leydi Rhoslyn... Kaçmış. Çok üzgünüm. Benim hatam, özür diler-" Zayn parmaklarıyla Liam' ın boğazını kavrayarak duvara bastırdı. "Sakin olmam için hemen şimdi bir şey söyle." dedi kendini sıkarak. İnanılmaz bir öfke bedenini ele geçirmişti. Şu an, çocukluk arkadaşı, kardeşi Liam Payne' yi bile umursamazca öldürebilirdi ve asla pişman olmazdı.
"İzin ver bana. Her yeri arayıp onu bulayım."
Zayn elini geri çekip "Dün gece kale nöbetçiliği yapanları taht odasına getir." dedi sadece. Sesinin soğukluğu Liam' ı görünür bir şekilde korkuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fire and blood • malik
FanfictionYüzyıllardır güney toprakları ve ejderhalara hükmeden, ilk insanların soyundan gelen Malikler kuzeydeki krallık ile otuz beş yıldır sessiz bir barış içindedir. Bir gün güney topraklarına ayak basan kuzeyli ve soylu bir kadın, entrikaların ve savaşın...