XXIV| powerful women

2.3K 158 52
                                    

KILLIAN

Kavurucu güneş altında boncuk boncuk terler oluşan alnını elinin tersi ile sildiğinde bir kez daha lanet okudu. Umi şehrinden yola çıkalı bir hafta olmuştu ancak gidebildikleri yol mesafesi o kadar kısaydı ki, şimdiye dek çok daha ileride olmalıydılar. Bunun nedeni de rüzgardı. Olmayan rüzgar.

Belli bir süre boyunca tayfası kürekleri çekerek ilerlemeye devam etmişlerdi ancak hava oldukça sıcak, Jolly Roger ise büyük bir gemi olduğundan kısa sürede tayfa bitik bir hale gelmişti. İki gündür aynı yerde duruyorlardı. Bulutsuz gökyüzünü umutsuzca izleyen adamlar Boğulmuş Tanrı' ya rüzgar için dua ediyorlardı ama Hook için, tanrı uyuyakalmış gibi görünüyordu.

Adımlarını kadırgasının başına doğru yönlendirdi. Mavi sonsuzluğa doğru bakarken yanına gelen kardeşi Thomas sıkıntılı bir iç çekmişti.

"Ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Bekleyeceğiz."

"Yaptığımız tek şey beklemek zaten. Burada öylece oturmaktan sıkıldım Hook. Kafayı yiyeceğim."

"Ne öneriyorsun?" diye sordu Hook umursamaz bir sesle. Thomas yine boş konuşuyordu. Kardeşinin etrafında dikkatini dağıtacak hiçbir şey olmadığında -bir kadın ya da bir yağma- gelip kendisine sarması sinir bozucu bir durumdu.

"Tayfa kürek çekmeye devam etmeli. Onlara neden acıyorsun?"

"Denizlerdeki tek korsan grubu biz değiliz kardeşim. Saldırıya uğradığımız zaman adamlarımın gücünün yerinde olmasını istiyorum."

"Kimse Jones kardeşlere saldırmaya cesaret edemez." dedi Thomas ve küstah bir gülüş ile kolunun ağabeyinin omzunu attı. "Yakınlardaki kıyılara birkaç yağma yapma ihtimalimiz var mı?"


"Öncelik kraliçemizin görevi. Yağma, sadece vakit kaybı olur."

Thomas memnuniyetsiz bir şekilde iç geçirdi. "Bizler korsanız. Korsan olduğumu unutmak üzereyim neredeyse. Tıpkı buradaki her orospu çocuğu gibi... Yoksa sen çoktan unuttun mu?"

Hook hiçbir zaman bunu unutmamıştı. Her ne kadar kardeşinin isteğini kendisi de yapmak istese de Regina ona bir görev vermişti ve hiçbir yola sapmadan bu görevi yapması gerekiyordu. Fakat çığlık atan insanlar, yağmadan gelen ganimet, tüm o kan ve vahşet ona o kadar cazip geliyordu ki... En fazla ne olabilirdi? Sadece yol üzerindeki kıyılardan bahsediyordu Thomas. Uzak bir yerden değil.

Kardeşinin yüzündeki tereddütü fark eden Thomas heyecanla sırıtıp Hook' un omzunu sarstı. "Hadi Hook! Kraliçenin verdiği görevi yaparken tüm tayfanın canı sıkılıp eğlenmeye ihtiyaçları olacak. Ve benim de bir fahişenin amını parçalamaya..."

"Pekala, rüzgar çıktığında en yakın kıyıya uğrar ve biraz eğleniriz."

Thomas duygularını içinde tutamayarak güldü ve yerinde zıpladı. Bir fahişenin çığlıklarının hayali, onu her şey için motive edebilirdi.

Gün boyu hiç rüzgar çıkmadı. Aynı yerde sabit kalmaya devam ettiler. Hava karardığında geminin güvertesine kurulan uzun bir masa, bir grup korsanın yapabileceği en iyi yemekler ile süslendi. Hook ve tayfası uzun masanın etrafına kuruldular. İçi rom dolu kadehini tutup biraz yukarı kaldırınca gürültülü adamlar seslerini kesmek zorunda kaldı. Thomas bu sırada hırsla alt dudağını dişlediğinde Hook onun küçük bir çocuk gibi göründüğünü fark etmişti. Gözlerinin önüne bir an için kardeşinin çocukluk hali geldi. Thomas her zaman tatlı ve neşeli bir çocuktu.

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin