XXXII| dance of dragons

1.8K 118 94
                                    

RHOSLYN


Michael ile konuştuktan sonra üç koca gün geçmişti. Kardeşi onu sürekli ziyaret ediyor ve iyi beslendiğinden emin oluyordu. İlk başlarda Michael' dan şüphe etse bile artık kardeşine gerçekten güveniyor, onu kurtaracağına inanıyordu. Biricik bebeğini güvende olduğu bir yerde kollarına alabilecek ve hayatını tamamen ona adıyabilecekti. Bunu bilmek onu daha iyi hissettiriyordu artık. Hala derin bir üzüntü kalbine sahipti ama yoğun depresif hallerinden kurtulmuştu ve bunu çoğu kişi de fark edebiliyordu.

Michael hala gözlem yapıyordu. Yani kendisi öyle demişti. Kampta binlerce insan varken bir zayıflık yakalamak zordu ama araştırıyordu. Rhoslyn' e söz vermişti. "Her şey yakında bitecek güzel kardeşim." demişti dün gece.

Yatağında uzanırken karnına dokundu. Parmakları kumaşların altındaki tenini, teninin altındaki hayatının anlamını okşuyordu. Bebeğin cinsiyetini düşünürken onun erkek olduğunu hayal etti. Zayn' e benzemesini isterdi şüphesiz. Babasından gece siyahı saçlarını, güneşte mükemmel görünen ela gözlerini, esmer tenini ve cesareti ile iyi kalbini alan bir erkek çocuğu... Düşündükçe mutluluktan gözleri yaşarıyordu. Bir gün anne olacağı günü her zaman sabırsızlıkla beklemişti ve şimdi rahminde sevdiği adamın bir parçası vardı. Bundan daha olağanüstü ne olabilirdi?

Çadırına birisinin girdiğini duyunca hızla doğruldu ve kendisine bakan babasını gördü. Babasının gözlerinde ilk kez yumuşak bir ifade vardı ve bu Rhoslyn' i epey şaşırtmıştı. Ayağa kalkıp babasının karşısına geçti. Sorar gözlerle ona bakarken Lord Daryl Clifford "İyi olduğunu duydum." dedi sessizce. "Kendi gözlerimle seni görmek istedim."

"Daha iyiyim."

"Bu beni mutlu etti."

"Oturmak ister misin?" Rhoslyn kibar bir ses ile çadırının köşesindeki küçük masayı ve iki sandalyeyi gösterdi.

"Elbette. Biraz konuşalım. Konuşmayalı uzun bir süre oldu." Baba ve kız karşılıklı olacak şekilde oturduklarında Daryl Clifford kızının soğuk ellerini kendi ılık ellerinin arasına aldı. Parmakları Rhoslyn' in beyaz ve pürüzsüz tenini okşuyordu. Babasının kendisine yaptıklarını unutmamıştı ama şimdi sergilediği bu samimi baba tavırlarını o kadar çok özlemişti ki, sert kalbi anında yumuşamıştı.

"Her zaman senin iyiliğini istediğimi biliyorsun kızım." dedi mavi gözlerini kızının gözlerine sabitleyerek. "Biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum."

"Irwinler geçen yüzyıllara göre şimdi çok daha güçlüler. Hayatta kalmak için şüphesiz bir güce ihtiyacın vardır. Senin güçlü olmanı istedim. Ailemizin güçlü olmasını... Ejderhanın oğlunu hala sevdiğini biliyorum fakat sen genç bir kızsın. Duyguların hızlıca gelir ve geçer. Yakında o, sadece hatıralarına sahip birisi olarak kalacak."

Kalmayacak baba. O her zaman aklımdaki ve sevdiğim tek kişi olacak, ölene dek.

"Bahsettiğin güç, sizin gibi adamlar için neden bu kadar önemli?"

"Çünkü güçle hükmedebilir ve sadece güçle düşmanlarına korku salabilirsin."

"Bizim bir düşmanımız mı var? Ya da Irwinlerin?"

"Herkesin düşmanı vardır." dedi Lord Clifford. "Kışın neyi getirdiği belli olmaz. Hiçbir zaman olmadı."

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin