XX| snowflakes

2.7K 171 41
                                    

SHAWN 

Çevresindeki kayalıklara ve ağaçlara, kamp için kurulmuş çadırlara, muhafızlara, atlara ve hizmetçilere baktı ama Shawn, kurdunun nerede olduğunu göremedi. Snow sadece avlandığı zamanlarda Shawn' ı yalnız bırakıyor ve Shawn da böyle zamanlarda kendisini çok eksik ve savunmasız hissediyordu. Ulu kurdu yanında olmadığı zamanlar birisinin ona zarar verebileceğini bile kurabiliyordu aklında. Oysa buradakiler onun krallığının insanlarıydı. İnsanları prenslerine neden ihanet etsindi ki?

"Bir isteğiniz mi var prensim?" dedi Sör Michael Clifford. Kral babası bizzat Clifford varisini kendi muhafızlarından birisi yapmıştı. Bunun olması için Irwinlerin olaya el attığına yemin edebilirdi ve Irwinlerin krallık işlerine bu kadar çok karışması sadece Shawn' ı rahatsız ediyordu galiba. Kral Manuel birçok kez Irwin Hanedanı' ndan hoşlanmadığını dile getirse de onları uzak tutmak için çabalamıyordu.

"Babamın nerede olduğunu biliyor musunuz sör?"

"Kralın en son çadırında olduğunu duydum." Shawn başını aşağı yukarı salladıktan sonra büyük adımlarla kampın iç taraftaki çadırlarına doğru yürüdü. Sör Michael da hemen arkasındaydı ve bu durum gittikçe can sıkıcı olmaya başlamıştı.

Binlerce çadırın içindeki en büyük ve görkemli çadır elbette Kral Manuel' in çadırıydı. Çadırın içine girmeden önce ayaklarının altındaki yeşil otlara bakmıştı. Bulundukları toprakta neredeyse hiç kar yoktu. Öyle ki, birkaç gün sonra kuzey topraklarının sonuna geleceklerdi. Evden çok uzak, diye düşündü Shawn. Bir daha evimize geri dönebilecek miyiz? Yoksa ölümün açtığı kollara mı yürüyoruz?

İçeride babası ve Kuzey Krallığı' nın birkaç büyük lordu vardı sadece. Lord Jarah Irwin -elbette Irwinler her yerde olmalı- Hood Hanedanı' nın lordu ve aynı zamanda krallık defterdarı Lord David Hood, Kral Eli Lord Jeremy Bieber, Lord Daryn Clifford, Lord Leonardo DiCaprio ve Lord Brad Pitt. Hepsi burada, krallarının yanındaydı. Ne yazık ki bu adamların hiçbirine güvenmiyordu. İçinden bir ses hep bunu söylemişti ona.

Prens için herkes selam verirken "Oğlum." demişti Kral Manuel. "Bize eşlik et."

Uzun masadaki boş iki sandalyeden birisine oturdu. Buraya neden geldiği hakkında bir fikri yoktu ama gelmek zorunda hissetmişti. Politik açıdan hiçbir şey bilmiyordu ve bu sebeple herkesin alay konusu olmuş, bazı askerler karşısında alay edecek kadar ileri bile gitmişti.

Çadırın içindeki herkes olası bir sorun çıkması karşısında ejderhalar için neler yapılabileceğini tartışıyordu. Shawn kuzey adamlarını bilirdi. Onlar iri ve güçlüydüler, kış onları sert adamlara dönüştürmüştü. Bu sebeple karadaki savaşı almak kuzey için zor olmazdı. Ancak Shawn ejderhalar konusunda ne yapılabilir bilmiyordu. Eğer bir sorun çıkarsa yaşayacaklarını da düşünmüyordu zaten.

Hala bir strateji üretmeye uğraşan lordların yüzlerine tek tek baktı Shawn. Masanın başında oturan Kral Manuel' in sol yanında oturan Lord Jarah Irwin' in bakışları kuzeyin Le Dağları kadar soğuktu. Hiçbir duyguyu ya da düşünceyi taviz vermiyor, sadece dinliyor ve gerektiğinde kısa, öz cümleler kuruyordu. Babasının diğer yanında oturan Lord Jeremy Bieber ise düşünceli görünüyordu. Bir çözüm aradığı belliydi ancak Shawn hiçbir zaman onun zeki olduğunu kabul etmemişti. Lord David Hood sürekli komik şakalar yaptığını sanarak ortamı yumuşattığını düşünüyor ama hayır, sadece kendini küçük düşürüyordu. Bu adamın matematiksel hesaplamaları iyi yapmaktan başka bir becerisi yoktu. Zaten bu yüzden Kral Manuel onu Krallık Defterdarı unvanını vermişti. Lord Daryn Clifford ise huzursuz görünüyordu. Muhtemelen kızı ejderhaların arasında olduğu içindir. Benim de kızım düşman elinde olsaydı ben de huzursuz olurdum. Ve konuşmaktansa dinlemeyi tercih ediyordu. Konuşurken de gözlerini Lord Irwin' den çekmiyordu. Bu tuhaf.

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin