XI| brownland

3.7K 223 132
                                    

KILLIAN

Hook, ahşap kapıyı ittirerek bu mide bulandırıcı manzarayı kendi kendine sunduğunda yüzünü buruşturdu. Erkek kardeşi Thomas, dört gün önce topraklarından ayrıldıkları Uri şehrinden getirdiği ikiz kız kardeşler ile ilginç zevklerini uyguluyordu.

Thomas ve ikizler hiç rahatsız olmadan sevişmeye devam ederken Thomas tüm dişlerini gösterecek şekilde sırıttı. "Bize katılsana Hook? Sana da yetecek kadar var." diyerek boşta kalan kız kardeşin kalçasına vurdu.

"Umi' ye varmak üzereyiz. Hazırlan ve şu fahişeleri temizle."

"Ah... Yazık olacak." diyen Thomas sahte bir üzüntü ile her zaman yastığının altında sakladığı hançerini aldığında birkaç saniye içinde tüm yatak ikizlerin kanıyla ıslandı. Hoşnutsuz bir ifade ile gözlerini kısmasının ardından erkek kardeşini yalnız bıraktı ve tekrar kadırganın güvertesine çıktı.

Killian Jones, ya da herkesin ona taktığı lakap ile Hook, Brownland' in sularının korsan kralı sayılırdı. Gençliğinden itibaren başladığı bu korsanlığı kısa sürede gelişmiş ve korkulan zalim birisine dönüşmüştü. Kendisine Hook denmesinin sebebi ise sol kolunun sonunda bir el olmasının yerine insanın boğazını kolayca paramparça edebilen bir kanca olmasıydı ve Killian Jones' un kancasının öldürme hikayeleri küçük çocuklara anlatılan masallara kadar uzanırdı.

Her korsanın olduğu gibi Hook' un da belli bir amacı vardı. Kraliçesinin kendisine verdiği bir görev... Gittiği yedi şehirden sonra Uri şehrinde de görevinin sonuçsuz çıkmasının ardından Kraliçe Regina' nın yanına geri dönmek ve bildiri yapmak zorunda kalmıştı.

Sert ve duygusuz yüzü, her an birisini öldürecekmiş gibi olan duruşu, planlı adımları ve intikam ateşi ile parlayan gözleriyle kardeşi Thomas' ın tam tersiydi. Thomas Jones ise eğlenceye ve kadınlara aşıktı. On sekizinin verdiği yakışıklılık da onu, kadınların aşkı yapardı zaten. Thomas duygularını aşırı yaşayan, hamleleri tahmin edilebilir, sadece canı sıkıldığında işkence yapıp ya da öldüren, ciddi kelimesinin asla yanına yaklaşamayan genç bir adamdı. İşte bu yüzden Hook ile birbirlerini bir elmanın iki yarısı gibi tamamlamayı başarabilirlerdi. Hook, koyu kahverengi saçlara, hissiz mavi gözlere, çıkık elmacık kemiklere ve keskin çene hatlarına sahipken Thomas ise biraz daha sarıya dönük kumral saçlara, sıcak mavi gözlere ve ağabeyi kadar keskin çene hatlarına sahipti. İki kardeş de birer korsana göre fazla yakışıklı sayılırlardı.

Umi şehrine ayak bastıkları anda Hook bedenini ele geçirmeye başlayan gerginliğini hissetti. Hiçbir şekilde bunu belli etmemek için büyük nefesler alıyor ve başka olaylar düşünmeye kendini zorluyordu. Kıyıda kendisi ve kardeşi için verilen aygırlara binip Fırtına Kalesi' ne doğru at sürerken Thomas çoktan durumu anlamıştı. Bazen Thomas' ın kendi zihninin içini görebildiğini düşünürdü.

"Biraz rahatla kardeşim. Rahatken daha ateşli görünüyorsun. Hem belki de Regina seni yatağına atar. Daha önce yatmış mıydınız? Ah... Unuttum. O Zion' u seviyordu değil mi?" dedi Thomas düşüncesizce. Öylesine, sonunu hiç düşünmeden konuşmak, kardeşinin en büyük eksilerinden birisiydi.

Hook bir sızı hissetti ve bunu yüzünde gizlemeyi başaramadı. Ancak bu çok kısa sürmüştü çünkü öfkesi tüm bu acıyı yok edecek kadar fazlaydı. Ateş saçan mavi gözlerini Thomas' a çevirdiğinde bir şey söyleme gereği duymadı çünkü Thomas, kardeşinin bu bakışlarından tüm tehditi anlamış ve suskun bir şekilde önüne dönmüştü.

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin