VIII| little cabin in the woods

3.1K 264 79
                                    

ZAYN

Her geçen gün, her geçen dakika ve saniye Zayn Malik' in şiddeti büyüyordu. Rhoslyn Clifford' un gitmesinden bu yana tam olarak bir hafta geçmişti ve genç kızdan bugüne dek bir haber alınamamıştı. Bu, Zayn' i öyle çok çıldırtıyordu ki dün gece kendisine hiçbir bilgi olmadığını söyleyen muhafızı öldüresiye dövmüştü. Yaveri Dei, yere düşen kan damlalarını temizlemekle epey vakit harcamıştı.

Ama bugün, öğleden sonra, Sör Louis Tomlinson Zayn' in yanına gelmiş ve ormanda iki adam bulduklarını söylemişti. Zayn ilk önce bunu ciddiye almadı. Louis açıkladığında ise verdiği ilk emir adamların karşısına çıkarılması olmuştu.

Sör Louis Tomlinson' un dediğine göre, ormanda bulunan iki adamın ellerinde krallığa ait bir at ve yine krallıkta eritilen deriden yapılmış çantayı bulmuşlardı. Louis onları görür görmez birer hırsız olduklarını anlamış ve krallık adına onları tutuklamıştı.

Volkan camı tahtında otururken öfkesini gizlemeyi başardı. Dikkatini baş parmağına taktığı yüzüğü tahtın cam koluna yavaş bir ritimle vururken çıkan sese veriyordu. Sonunda bu bekleyiş sona erdiğinde taht odasının devasa kapıları açıldı ve içeri muhafızlar eşliğinde iki adam girdi. Onları görür görmez istemsizce gözlerini şüpheyle kıstı. Ahırdaki inekler bile bu iki piçten daha temiz olmalıydılar.

"Karşınızdaki, Güney Krallığı' nın koruyucu varisi, Yaser oğlu, Prens Zayn Malik."

İki adam dizlerinin üzerine çöktü. Başları eğik, korkudan titriyorlardı. Zayn Malik sakinliğini bozmadı ve tahtında biraz daha yayıldı.

"Kaldırın onları." Muhafızlar adamları ayağa kaldırdı.

"Prensim, söylediklerine göre isimleri Cain ve Randy. Ormandaki hırsız kabilelerden birinde yaşıyorlar. Krallığa ait çalıntı eşyalar ile onları yakaladık."

Eğer orman olmasaydı Anghrist ile o kabileleri yok ederdi. Bunu yıllardır yapmak istemişti zaten ama imkansızdı. Yapacağı doğa katliamından başka bir şey olmayacaktı çünkü. 

Sıska olan "Bağışlayın prensim, lütfen bağışlayın, hata yaptık. Yemin ederiz ki bir daha asla çalmayacağız. Her gece Işığın Tanrısı' na sizin için dua edeceğiz." dediğinde diğer adam dehşetle başını sallamıştı.

"Tüm karanlık zamanlarda ışık sizinle olsun prensim. Işık sizinle olsun, ışık sizinle olsun. Bağışlayın. Işık sizinle-"

"Kes sesini."

Taht odasını sessizlik kapladı.

"Çaldığın eşyaları kimden aldığını söyle."

"Sarışın bir kızdan çaldık prensim."

Hala yüzüğü ile ritim tuttuğu tahtın kolunu parmaklarıyla sertçe kavradı. İnce bir cam olsaydı, şu an o kol paramparça olurdu.

"O... İyi miydi?"

Sıska olan ağlamaya başladı ve titrek dudaklarından "Lütfen bağışlayın. Bir hata yaptık." sözleri yükseldi.

"Ne yaptınız ona?" dedi kendini sıkarak. Duyacağı cümlelerden korkuyordu. "Ne yaptınız ona?!"


fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin