LXIV| political behavior

2K 197 108
                                    

KILLIAN

Acı, ay en tepeye vardığında daha da katlanılamaz bir hale geliyordu. Her ne kadar insanlara karşı güçlü görünse de içinde acı çeken bir parça hep vardı ve bunu saklamak son günlerde kendisini epey zorlar olmuştu.

Önce babasını öldürmüştü. Sonra yüzüne asla gulmeyen hayat ondan Zion' u, Regina' yı ve biricik kardeşi Thomas' ı almıştı. Fakat tüm bunların hiçbiri Thomas' ın verdiği acı kadar yüreğini yakmıyordu. Doğduğu günden beri onun yanında olmuş ve neredeyse hayatının her günü kardeşinin yaşam dolu gözlerinin içine bakmıştı. Günün birinde onun ansızın gidebileceğinin hayalini hiç kurmamış ve Boğulmuş Tanrı' ya her zaman önce kendisinin ölmesi için dua etmişti. Şimdi ise hala nefes almaya devam ediyor ama bunu istemeyerek yapıyordu.

Kralın tahtını almak için girdiği savaşta ölmek için çabalamıştı. Kendisini onlarca adamın arasına atmasına rağmen savaşı tek bir kılıç darbesi almadan atlatmıştı. Neden yaşıyordu? Daha yapması gereken ne vardı?

Bu, diye düşündü Hook, karanlık sularda gözlerini gezdirirken. Zayn' in verdiği emri yerine getirmek üzere Brownland' e gidiyordu ve eğer rüzgar hala bu şekilde arkalarında olursa yarın gün doğumu vakitlerinde karaya varacaklardı. Bir korsana asla verilmeyecek -gerçi artık korsan olup olmadığından da emin değildi- bir göreve sahipti doğrusu. Ardındaki elli gemiyi erzakla doldurup bu erzakları doğruca Greenland' e götürmesi gerekiyordu. Halkın besin ihtiyaçlarının karşılanması Zayn' in öncelik verdiği amaçlarından birisiydi. Bu erzaklar aynı zamanda ordu için de kullanılacak, böylece ikinci bir savaşa gidecek olan adamların aç kalma gibi dertleri olmayacaktı.

Hook kederli bir iç çekti ve romundan büyük bir yudum aldı. Şanslıysam kuzeyde ölürüm.

"Kaptan."

İri Jim' in hırıltılı ve gür sesini şu an duymayı pek istemezdi. Yine de omzunun üzerinden korsana baktı. Savaşta sol elinin üç parmağını kaybetmişti fakat bu üç parmak onun gücünü azaltmak için bir neden bile olamazdı.

"Ne var?"

"Kaptan Sassaba' nın kadırgası göründü. Jolly Roger' a oldukça yakınlar."

Sikeyim seni Sassaba.

"Mürettebat sakin kalacak, herkese söyle. Şu anki tek görevimiz Brownland' e varmak."

Kısa süre içinde iki büyük savaş kadırgası birbirine sürtündü ve güvertede bekleyen Kaptan Sassaba çevik hareketlerde Jolly Roger' a atladı. Ardındaki beş korsan da onu takip ederken Hook karşısındaki Sassaba' yı incelemeyi ihmal etmedi. Onda değişen pek bir şey yoktu aslında.

Tek bir saç teli olmayan başı ay ışığı altında parlıyordu. Kulaklarında altından halka küpelere, kollarını, parmaklarını ve boynunu süsleyen mücevherlere sahipti. Renkli ve gösterişli giyinmeyi severdi Sassaba. Gözlerinin tamamını siyaha, dudaklarını da tıpkı kadınlar gibi kırmızıya boyardı. Tüm bu güzel olma çabalarına rağmen çirkinliğini gizleyemiyordu. Fazlasıyla geniş omuzlara, kısa boya, küçük kafasına göre oldukça iri gözlere ve dudaklara sahipti. Vücudunun tamamı siyah kıllarla kaplıydı. Tek Göz Alexander onun için "Hayvan olmaktan vazgeçen adam." derdi her zaman.

Yine de, adam savaşmakta iyiydi. Brownland bir zamanlar Hook ve Regina' ya ait olduğu için o bölgeye hiçbir zaman korsanlarını sokmamıştı fakat uzaklardaki diyarlarda sözünün fazlasıyla geçtiği biliniyordu. Bu bölgeye de tarih boyunca asla saygısızlık yapmaması, ona güvenmek için bir sebep değildi elbette. Kaptan Hook, Sassaba gibi bir adama güvenilmemesi gerektiğini onu ilk gördüğü andan beri biliyordu.

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin