XXVI| down the cliff

2K 182 29
                                    

RHOSLYN

Güneşin doğmasına henüz çok erken bir vakitte kalkan Rhoslyn, neredeyse herkesin uyuduğunu biliyor ama kendisi artık uyuyamıyordu. Yani Zayn ile birlikte uyumadığı zamanlarda... Düşünceler beynini kemirirken hiçbiri biraz olsun onun uyuyup huzur bulmasını istemiyordu.

Yatağından çıkıp sandığını açtığında dün Darra' dan istediği kıyafetlerini sandıktan çıkardı. İçine neredeyse siyaha dönük kahverengi bir gömlek, üzerine kaynatılmış deriden yapılma bir yelek ve altına da yine aynı deriden pantolon giydi. Artık renkli elbiseler ya da mücevherler takmak, bir leydi gibi görünmek istemiyordu. Ve Rhoslyn fark etmişti ki, şu an üzerinde olan bu kıyafetler, onu elbiselerden daha çok mutlu etmişti.

Çizmelerini giydikten sonra belini deri kemeri ile sabitledi ve kemerine de hançerini taktı. Hala bir kılıç istiyor ama kimsenin bunu umursadığı falan da yoktu.

Sarı saçlarını özensizce ördükten sonra odasından çıktı. Kapısının önünde dikilen Sör Louis -Zayn bu konuda artık daha ısrarcıydı- Rhoslyn' i bu saatte gördüğü için şaşırmıştı.

"Rhoslyn, bir sorun mu var?"

"Biraz bahçede yürüyeceğim."

"Ama henüz güneş bile doğmadı."

"Benim için sorun değil." Rhoslyn ileriye doğru birkaç adım atmıştı ki Sör Louis de arkasından gelmeye başlayıncaya durup hoşnutsuz gözlerle ona baktı.

"Üzgünüm. Zayn her zaman yanında olmamı istiyor."

"Neden kimse benim ne istediğim ile ilgilenmiyor?"

"Rhos-"

"Eğer arkamdan gelirsen Zayn' e senin hakkında iyi şeyler söylemem." Rhoslyn böyle bir tehdit yöntemi kullandığı için kendisinden iğrense de buna mecburdu. İstediği tek şey biraz yalnız kalmaktı ve kimse ona bu şansı tanımıyordu.

"Zayn' in buna inanmayacağına eminim."

"Zayn' in söyleyeceklerime inanmayacağını mı söylüyorsun? Birkaç gözyaşı ile yapamayacağım hiçbir şey yok."

Louis' in ifadesiz yüzünde işte şimdi bir tereddüt oluşmuştu. Sıkıntıyla gözlerini kaçırıp eliyle kılıcının kabzasını kavradı.

"Eğer sana bir şey olursa beni öldürür."

"Hiçbir şey olmayacak. Sadece biraz yürüyüp geri döneceğim, söz veriyorum."

Louis tekrar Rhoslyn' e baktı. "En azından kale içinde sana eşlik etmeme izin ver."

"Pekala." dedi Rhoslyn. En azından bunu ona verebilirdi.

Birlikte kalenin duvarları arasından yürüdüler ve bahçeye açılan kapıya vardıklarında da Louis söz verdiği gibi kapının girişinde durdu. Rhoslyn küçük bir tebessüm ile Louis' e selam verdikten sonra arkasını dönerek yürümeye devam etti.

Ejderha Kalesi' nin bahçesi karanlıkken bile güzel görünebiliyordu. Ay ışığının oluşturduğu loş ışık çiçeklerin renkli taç yapraklarında parlıyordu. Rhoslyn' in en çok özleyeceği şeylerden biri de bu rengarenk bahçe olacaktı. Neyse ki kuzeyde de hüzünlü kış gülleri vardı. Rhoslyn kış güllerini severdi.

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin