XXXI| dead message

1.6K 120 42
                                    

RHOSLYN

Güney şehrinden ayrılalı dört gün olmuştu ve Rhoslyn kimseyle konuşmuyordu. Annesiyle birlikte arabasına biniyor -onun at sürmesi yasaktı- ve geceleri kurulan kampta ise çadırından asla çıkmıyordu. Çok az yiyebiliyor ve yediklerini de genellikle dışarı çıkarıyordu. Tüm gün sarhoş gibiydi.

Belki de her şey gerçekten bir rüyaydı. Hiçbir zaman onu tanımadım. Hiçbir zaman birlikte olmadık. Bu sadece benim aklımda kurduğum görüntüler. Böyle düşündüğü zamanlar kalkıyor ve sandığındaki Ashton Irwin tarafından parçalanmış kış gülleri tacına bakıyordu. Daha doğrusu bir kutu içindeki gül parçalarına... Onlar her şeyin gerçek olduğunun bir kanıtıydı. Rhoslyn' in aklının yerinde olmasının bir nedeniydi. 

"Rose?"

Rhoslyn içeriye gelen erkek kardeşini umursamadan ranzasında uzanmaya devam etti. Sırtının Michael' a dönük olmasına rağmen onun kendisine yaklaştığını biliyordu. Ranzanın kenarına oturdu ve elini Rhoslyn' in sarı saçlarının arasına daldırdı.

"Kardeşim, iyi misin?"

"İyiyim."

"Yeterli yemediğini söylüyorlar. Aç olmalısın. Yemek hazırlatayım mı?"

Yatakta doğrularak kardeşine baktığında ona sarıldı ve Michael da iç çekerek sarılışa karşılık verdi.

"Eve döndüğümüzde babam benim için bir leydi bulacakmış."

"Ashton' un kız kardeşi mi yoksa?" Geri çekilip kardeşinin kendisininkilere benzeyen gözlerine baktı.

"Lord Irwin kızını prensle evlendirmeye çalışıyor gibi görünüyor. Hiç sanmıyorum."

"Babam başka ne söylüyor?"

"Biz... Bu sıralar fazla konuşmuyoruz. Sürekli gergin. Daha doğrusu herkeste bir gerginlik var."

"Neden?"

"Bilmiyorum. Keşke bilseydim." Michael, Rhoslyn' in yanağını okşadı. "Yemek konusunda emin misin?"

"Aç hissetmiyorum."

"Pekala." Michael, Rhoslyn' in alnına bir öpücük bıraktıktan sonra ayağa kalktı. "Yakında yine gelirim kardeşim. Kendine dikkat et."

Çadırını terk ettiğinde Rhoslyn tekrar uzandı ve gözlerini kapayarak Zayn' i düşündü. Şimdi ne yapıyordu? Üzgün müydü?  Yoksa daha kolay mı atlatmıştı olanları? O güçlüydü. Şu an kötü olsa bile yakın zamanda iyi olacağını Rhoslyn biliyordu.

Uyudu. Belli aralıklarda uyanıp tekrar uykuya dalana dek sabah oldu. Gün doğumundan kısa bir süre sonra çadırına tekrar Michael gelmiş ve onu uyandırmıştı. Kamp toplanıyordu. Hızlıca yemek yenildikten sonra tekrar yola çıkılacaktı. Rhoslyn kardeşini takip etti. Karnı epey acıkmıştı. Bir kase yulaf lapası ile bir tane haşlanmış yumurta yedikten sonra annesiyle birlikte yolculuk ettikleri arabaya bindi. Yorgun hissediyordu. Keşke annesi konuşmadan kalabilse ve yolculuğunu sessizlik içinde geçirebilseydi. Ama Leydi Karen Clifford asla susmazdı.

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin