LI| tattoo

1.6K 148 139
                                    

RHOSLYN

Yüzüne vuran sert rüzgar onu kanına kadar dondursa bile gözlerini denizden alamıyordu. Ötesinde Brownland olan denizden.

Hırçın dalgalar kale duvarlarını döverken odanın bir köşesinde gözlerini kendisinden ayırmayan Jenna ve Jeyne, pencereden aşağıya atlamaması için tetikte bekliyorlardı. Rhoslyn gülebilseydi onlara bir kahkaha atardı.

"Hazırlanmanız gerekiyor leydim." demişti Jenna. "Kraliçe ve prenses öğlene doğru varacaklar."

"Onlar için neden hazırlanayım?"

"Karşılamak için?"

"Karşılamayacağım."

"Ama leyd-"

"Kraliçe Marie isterse beni öldürebilir. Bundan memnun olurum." Ve Zayn' e de kavuşurdum. Bana sadece iyilik yapmış olurlar.

"Prensimiz bundan memnun olmayacak." dedi Jeyne çekingen bir tavırla.

"Prensini sikeyim."

Belki de sözlerim ölüm sebebim olacak.

Jenna ve Jeyne' nin ısrarları öğlene kadar sürdü fakat Rhoslyn kulaklarını onların sesine kapadı. Kendisini hayallere soktuğunda bunu yapabiliyor, gerçek dünya ayaklarının altından kayıp gidebiliyordu. Hayallerinde Zayn ile birlikteydi. Hayallerinde Zayn yaşıyordu. Tıpkı rüyasında gördüğü gibi bir bebekleri vardı. Adı Louis olan, küçük bir prens. Hayallerinde savaş ya da ihanet de yoktu. Sadece sevgi ve barış. Herkes mutluydu. Son zamanlarda aklını tamamen kaybetmemesinin sebebi yarattığı bu hayal dünyasına sığınmaktı.

Öğlene doğru kaledeki hareketlenmeleri duymuştu fakat umursamadı. Ashton canavarının annesini ve kız kardeşini neden karşılasındı ki o? Onun tek bir kraliçesi ve prensesi vardı. Onlar da haince öldürülmüştü.

Bu olayı hatırladıkça büyük bir acı yaşıyordu. Anne ve kız, birbirlerinin gözleri önünde tecavüze uğrayarak acımasızca öldürülmüştü. Özellikle prenses canını çok yakıyordu. Aaliyah Mendes kuzey gibi bir yerde geleceğin güçlü kadınlarından birisi olma potansiyeline sahip, dokuz yaşında bir çocuktu. Ve bu çocuk tecavüze uğrayarak katledilmişti.

Ashton' un da kendisine tecavüz ettiği gecelerden birisinde kulağına fısıldadığı sözleri hatırladı. "Kadını bulduğumuzda tırnakları kan içindeydi. Neden biliyor musun? Kızını kurtarmak için ona ulaşmaya çalışırken yerleri tırmalamış. Ulaşamayınca da kendi saçlarını yolmuş, çıldırmış. Ya senin annen nerede Rhoslyn? Neden seni kurtarmak için hiçbir şey yapmıyor?"

Şimdi annesi ölmüştü. Ve Rhoslyn onun için hiçbir şey hissetmiyordu. Bu diyarda herkes hakettiğini yaşamalıydı, artık buna inanıyor.

Kapısı açıldığında boyu neredeyse iki metre olan bir muhafız içeri girmiş ve yeşil gözlerini Rhoslyn' in vücudunda gezdirmişti.

"Kraliçe seni yemeğe bekliyor."

"Kraliçeye gelmeyeceğimi söyle."

Muhafız başka hiçbir şey söyleme gereği duymadı. Yatağa kadar gelip Rhoslyn' in ince kolunu kavradığında onu aşağı çekti ve Rhoslyn sertçe yere düştü. Dizlerinin acısını yaşayamadan tekrar çekildiğinde muhafız onu ayağa kaldırıp sürüklemeye başlamıştı.

"Bırak beni!" diye haykırdı adamın elinden kurtulmaya çalışırken. Ondan nasıl kurtulabilirdi ki? Kendisinden katlarca büyük ve güçlüydü.

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin