XXXIX| kissed by fire

1.5K 146 68
                                    

SHAWN


"Uyanıyor! Baba, uyanıyor galiba!"

Gözlerini araladığında ışık canını yakmış ve tekrar gözlerini kapamak zorunda kalmıştı. Ölmüş olmalıydı. Ölüler acı hisseder miydi? Shawn neden herhangi bir şey hissediyordu?

Dudaklarından acı bir inilti yükselirken gözlerini tekrar aralamaya çalıştı ve gördüğü ilk şey güzel bir yüz oldu. Fazla güzel... Bir kız. Ay gibi beyaz teni, kıvırcık kızıl bukleleri ve anlamlı bakan bir çift yeşil mavi karışımı gözleri vardı. Ateşle öpülmüş, diye düşündü Shawn. Gerçek olamayacak kadar güzel. Belki de gerçek değildir. Belki de çoktan ölmüşümdür.

"Yaşadığını biliyordum." dedi kız pembe dudaklarındaki bir tebessüm ile. Elini Shawn' ın yanağına koydu. Sıcacıktı.

"Nehirde seni sürüklenirken bulduk. Nereden düştüğünü bilmiyorum fakat ağaç yaprakları seni yaşatmış olmalı. Tabii yüzün biraz kötü durumda ama bu hiç sorun değil. Annemde birkaç günde iyileşmeni sağlayacak merhemler var."

Sadece ölmek istemiştim ve bunu bile beceremedim.

"Baba! Buraya gel hadi. Onu eve taşıyalım."

"Öldür." diye mırıldandı Shawn.

"Bir şey mi dedin?"

"Beni. Öldür."

Olanları düşünmek istemiyordu. Fakat her şey tekrar gözlerinin önünde belirdiğinde ağlamaya başladı.

"Ne dediğini duyamıyorum. Tekrar söyler misin?"

Kız, kulağını Shawn' ın dudaklarına eğdiğinde kızıl buklelerden gelen kokuyu ciğerlerinde hissetti. Tatlı bir kokuydu. Aaliyah gibi. Kız, Aaliyah gibi kokuyordu.

"Aaliyah." dedi acıyla. "Aaliyah... Aaliyah." Kardeşine tecavüz etmişlerdi. On yaşındaki küçük Aaliyah' a. Ve sonra acımasızca öldürmüşlerdi onu. Annesini, babasını... Sonra Daphne. Bebeği yaşatamamıştı. Her şeyin sebebi Shawn' dı. Biraz güçlü olabilseydi ailesini korurdu. Ama o daha ölemeyecek kadar beceriksiz bir insandı.

"Kendinde mi?" Bu bir adamın sesiydi.

"Hayır, bir şeyler sayıklıyor ama anlamıyorum. Çok acısı var baba. Onu hemen götürmeliyiz."

Daha fazlasını hatırlamıyordu. Bilincini tekrar kaybetmiş ve kabusları ile tek başına kalmıştı.

*

Üşüyor ve aynı zamanda ateşin içindeymiş gibi yanıyordu. Titrediğini hissetti. Alnına soğuk ve ıslak bir bez bırakıldığında ise irkilerek gözlerini açmıştı.

Ateşle öpülmüş.

O kız yine karşısındaydı. Baş ucunda oturmuş ve yorgunluk akan gözleri ile Shawn' la ilgileniyordu. Uyandığını gördüğündeyse yine gülümsemişti.

"Sonunda uyandın." dedi neşeli bir sesle. Alnındaki bezi yanaklarında, sonra çıplak göğsünde dolaştırdı.

"Üç gündür uyuyorsun. Bazen gözlerini açtın ama çok uzun sürmedi. Fazla ateşin var. Zaten seni bulduğumuzda donmuş gibiydin. Yanlış anlama ama güneyli misin? Saçların pek buradan değilmişsin gibi görünüyor da."

fire and blood • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin