Dominik

709 90 32
                                    

Çocuklar ve Valerie'nin yokluğunda oda Dominik'e sefil gözüktü. İçine bir o kadar daha çocuğu alacak kadar büyük bir odaydı fakat garip bir şekilde odada hiçbir koltuk ya da sandalye yoktu. Oturmak için duvarlara ve yere birer minder yerleştirilmişti. Koyu kırmızı minderlerin üstüne sarı renkte şekiller işlenmişti. Odada bu minderler dışında sadece bir halı ve odanın diğer ucunda tek bir pencere vardı.

Odanın girişinde bir kapı olmamasına şaşmamalı, diye düşündü. Aksi halde içerdekiler havasızlıktan fenalık geçirebilirdi.

"Oturun lütfen."

Adamın gösterdiği yere, camın sol tarafındaki mindere oturdu. Esme de hemen yanındaydı. Bastonlu adam da camın altındaki mindere yerleşti. Bir bacağını kıvırırken diğerini bükmekle yetindi. Bu karşılama şekli Beileen'de akıl almaz bir şekilde saygısızlık olurdu. Oysa sadece altı yıldır ayrı düştüğü bu insanlar şimdiden onlar için bir yabancıya dönüşmüştü.

Valerie'nin bastonunu aldığı adam, Dominik bu adamın reis olduğundan neredeyse emindi, yanındakilere nazaran daha ılımlıydı. Özellikle de onun hemen solunda oturan uzun saçlı adam -en azından bu saç modeli Beileen'de hoş karşılanan bir durumdu- kara gözlerini dikmiş Esme'yi seyrederken hiç de ılımlı gözükmüyordu. İnce uzun bedeniyle bir yirmi yaş kadar daha genç olsaydı Taqer'in kayıp ikizi olma unvanını layığıyla taşırdı.

"Size kendimi tanıtmadım." Üç parmağını başına götürdü, sonra da aynı parmaklarını kalbine bastırdı. Bekçi selamı. "Ben Varrak Vaner. Bildiğiniz üzere -öyle olduğunu varsayıyorum- Büyü Bekçilerinin reisiyim."

Anlaması çok zor değildi. Esme ona yarım yamalak gülümserken üç parmağını başına götürdü ama onlar gibi kalbine dokundurmadı. Bu da Katar'ın selamlama şekliydi. "Tanıştığıma çok memnun oldum, ki Varrak. Ben Esme Enez. Bu da Dominik Dormen. Kendisini zaten tanıyorsunuz."

Varrak onu başıyla onaylarken odadaki diğer herkes gibi gözleriyle Dominik'i baştan aşağı süzdü. Bir anda bakışların ona yönelmiş olması tüylerini diken diken etti. Ama bu aynı zamanda kafasını da karıştırdı. Uzun zaman sonra ilk defa insanlar ona tükürmek ya da lanet etmek için bakmıyordu. Gözlerini kaçırma isteğine direnip Varrak'a bakarken fark ettiği şey üzerine ağzı açık kaldı.

"Vaner?" Gözleri yeşil gözlü Valerie'yi aradı ama o ikramları hazırlamakla meşgul olmalıydı. "Tanıştığımız kız..."

Varrak keyifle güldü. "Evet. Sizi karşılayan biricik kızım Valerie'ydi."

Dominik kızın gerçekten bir hizmetçi olduğunu düşünmüştü. Onun hatırladığı kadarıyla Bekçiler Birliği en az konsey üyeleri kadar saygı gören insanlardan oluşurdu. Birlikteki birçok üye küçük yaştan itibaren Kalem'de bir önceki dönemin üyeleri tarafından yetiştirildi. Eğer o dönemde ülkede bir Büyü Efendisi var ise büyük ihtimalle birliğe katılmış olurdu. Büyü efendileri kadar öne çıkmasalar da her bekçi halk tarafından saygıyla karşılanırdı.

Birçoğu Marmares'teki en güzel evleri alıp en kaliteli ipekleri giyecek kadar zengin olur fakat hayatlarının çoğunu ya Beileen'de ya da Kalem'de geçirirdi. Birçok bekçi Kalem'den ayrılırlarsa lanetleneceklerine inanıyordu.

En bilindik büyü efendilerinden biri olan Okalis DeRuse, şöhretini büyü efendisi olmasıyla değil de lanetlenmesiyle ilgili hikayelerden kazanmıştı. Dominik'in okuduklarına göre daha yirmi yaşındayken Kalem'den ayrılıp sahil köylerinden birinde kendine bir ev yaptırmıştı. Hala varlığını sürdüren bu köşk onun adını taşıyordu. Köşk yapıldıktan sonra onun gibi Kalem'i terk eden bir büyücüyle evlenmiş ve buraya yerleşmişti. Bu evliliğinden iki çocuğu olmuş ve çocuklarının ikisi de birer ketsi olarak doğmuştu. Garrek'in söylediklerine göre o çocukların çocukları da ebeveynleriyle aynı kaderi paylaşmıştı.

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now