Dominik

440 70 13
                                    

Hava karardığında Yarin'den aldığı beyaz gömlek ve siyah pantolonun üstüne, sarayın hediyesi yeleğini giyip en sevdiği yüzüklerini taktı. Altın gümüş karışık yüzükler parmaklarında ışıldıyordu.

Parmaklarını çevirip ellerindeki izlere baktı. O gece de şölene katılmıştı. Markus her zamanki gibi en az Katar kadar süslü bir takım giymişti. Esme'yle gece boyunca dans etmiş, şölene katılan davetlilerle sıkılmadan sohbet etmişti. Mirza ve Taqer'in ne yaptığını tam olarak hatırlayamıyordu, o ikisi her an her şeyi yapıyor olabilirdi.

Öte yandan Dominik, şölen başlar başlamaz kendine tenha bir yer bulup kalabalıktan uzaklaşmıştı. Bütün geceyi kimseyle konuşmadan geçirebilirdi. Ama Esme de Markus da onun bir köşede, yalnız başına kalmasına izin vermezdi. Esme Markus için birkaç misafirle sohbet ederken Markus da kimselere görünmeden Dominik'in yanına gelmişti.

Dominik altlarında Marmares'in manzarası -bir zamanlar gökyüzünde yaşadığına bir anlık şaşırdı- yanında Markus otururken hayatının o kadar da kötü olmadığını düşünmüştü.

"Bu ne karamsarlık."

Valerie üzerinde sarı elbisesiyle arkasında belirdiğinde Dominik irkilerek geri kaçtı. Valerie'nin saçlarında ilk günkü gibi minik örükler vardı ama bu sefer saçını arkadan toplamıştı. Daha çok toplamaya çalışmıştı.

"Saçını toplayamamışsın."

Valerie saçının önüne gelen birkaç tutamı kulağının arkasına sıkıştırınca Dominik onu gördüğü ilk gün taktığı tavus kuşu tüylü küpeleri ortaya çıktı. "Toplayamadım değil, toplamadım. Bu saç modeli elbiseme ne kadar uygun, farkında mısın?"

Başını iki yana sallayınca Valerie çaresizce iç çekti. "Dünyanın bütün kitaplarını okusan da bazı şeyleri yaşayarak öğrenirsin."

"Al benden de o kadar!" Garrek üzerine siyah bir pantolon ve tunik giymişti. Dominik onu hayatında ilk kez pantolon giyerken görüyordu. Garrek ona ters ters baktı.

Dominik ellerini kaldırıp teslim oldu.

Garrek elindeki kutuyu açıp Valerie'ye doğru yürüdü. Kutunun içinden şeffaf, etrafındaki ışığı yansıtan bir kolye çıktı.

"Garri..." Valerie'nin gözleri parladı. "Ne gerek vardı..."

"Ay taşı." dedi Garrek. "Annemin kolyesiydi. Benim odamda duracağına senin boynunda durması daha iyi olur diye düşündüm. Tabii sen de istersen."

Valerie başını salladı. "İstemez miyim... Ah, Garrek!"

Valerie Garrek ona kolyeyi takamadan sarılınca Garrek geriye doğru sendeledi.

"Ben sandığından daha yaşlı bir adamım, Li Valerie." Dominik Valerie'nin moralini düzeltecek yollar düşünmek yerine moralini bozan nedenlere odaklanmıştı. Garrek yaşlı olabilirdi ama insanları neyin mutlu edeceği konusunda şüphesiz ondan daha tecrübeliydi.

"Ki tekür," dedi Valerie. "Ki tekür, mi direm. Valerie'nin gözleri kenarda bekleyen Dominik'i buldu. "Orada öyle duracak mısın, yoksa bize katılmak ister misin?"

Dominik bu kadar sevgi gösterisine hazır değildi. "Yani, size buradan da katılabi-"

Valerie onu da kendine çekip bir kolunu onun beline, diğer kolunu da Garrek'in beline doladı. "Her şey için çok teşekkür ederim. İkinize de."

"Teşekkürünü sözlü olarak da alabilirdim."

Valerie buna karşılık koluna bir yumruk attı. Bu kız gerçekten göründüğünden daha güçlüydü.

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now