Dominik

503 69 9
                                    

Sarayın girişine vardıklarında önlerinde onlar gibi süslü kıyafetler giymiş bir sıra insan vardı.

Gerçi Dominik burada daha çok insanın olacağını düşünmüştü.

Yine de Dominik burada daha çok insanın olacağını düşünmüştü. Her ne kadar büyü şölenine halkı da davet ettiklerini söyleseler de anlaşılan o ki halktan herkesi davet etmemişlerdi.

Bazıları süslü eteklerini çevirerek geri dönerken kendi kendilerine söyleniyordu. İçeri girenler de onların söylenmelerine söyleniyordu.

Dominik kolunda Valerie'yle onlara doğru yaklaşınca insanlar dönüp onlara baktı ama kimse ona o gözle bakmadı. Belki de lanetli bekçilerinin şölene çağrılacağını düşünmemişlerdi.

Kapıdaki savunucular bile üzerlerine Katar'ın sembollerini taşıyan, normalde giydikleri üniformanın aksine süslü yelekler giymişti.

Garrek onlara davetiyeyi gösterdiğinde savunucular hepsi dönüp onlara baktı. Davetiyede üçünün de adı yazmak yazıyordu ve her ne kadar onları tanımasalar da herkes Dominik Dormen adını biliyordu. Savunucular kendi aralarında fısıldaşırken onlara yol açtılar.

"Ki derinaz, miketsi."

Valerie kolunu sıkarken Dominik yutkundu.

Sarayın eski görkemiyle uzaktan yakından alakası olmayan bahçesi de insanlarla doluydu. Müzik sesi artık her yerde duyulduğu için isteyenler sarayın bahçelerinde dolanıp aynı zamanda müziğin tadını çıkarabiliyordu.

Sarayın kapıları sonuna kadar açıktı. Dominik arkasında kalan merdivenlere baktı. Bir an, gerçekten de altı yıl öncesine döndüğünü düşündü. Bir yerlerden Markus çıkacak, ona denemesi için birkaç çeşit yemek getirecekti. Esme belki onu dansa kaldırırdı. Dominik'in isteksizliğini gören Markus onun yerine geçer, Esme'yle gülüşerek dans ederdi. Dominik de kalabalığın kenarına oturur, ikisinin dans edişini seyrederdi.

Onlar kapıdan içeri girerken müzik tekrardan değişti.

"Limi belle." dedi Valerie. Artık sesini duyurabilmek için bağırmak zorundaydı. "Benim biricik sevgilim! Yavaş bir şarkıdır ve dans etmeye uygundur. Hoşuna giden bir kız olursa haber ver, şarkıcıya bu şarkıyı söylemesini söyleyeyim."

"Çok beklersin."

"Efendim? Ne dediğini duyamadım!"

Kapıdaki hizmetçiler gümüş tabaklarla içki servis ediyordu. Dominik geçen günkü kimar tecrübelerinden sonra hiç içmek istemese de hizmetçilerden biri kimar'ı eline tutuşturunca yüzünü buruşturdu.

"Bu içeceği bir daha asla içmeyeceğim."

Valerie handa içtikleri kimarı hatırlayınca yüzünü buluşturdu. "Şekerden bütün gece midem bulandı. Bir daha pelerinine kimar dökersen onu çöpe atarım."

Dominik de yüzünü buruşturdu. "Umalım da o zaman yeni bir pelerin alacak kadar zengin olalım."

Valerie ona göz kırptı. "Olmadı hazine avına çıkarız."

Girişteki hizmetlileri geçtiklerinde uzun koridorların birleştiği yere çıktılar. İnsanlar koridorlarda sergilenen eserlere bakarken keyifle sohbet ediyordu. Sarayın ışıkları arttırılmıştı.

Dominik etrafa bakınıp Mirza ile Taqer'i aradı ama ikisini de göremedi. Onlar yerine üzerine onun giydiğine benzer bir yelek giyen Obaron'u gördü. Obaron onları üç parmağını başının üstüne koyarak selamladı.

"Ki derinaz. Eski dostum, ki Garrek, seni burada görmek ne güzel."

"Ki tekür, Obaron." Garrek onun selamını aynı şekilde karşıladı. "Görüşmeyeli saçların dökülmüş. Saray hayatı senin için yorucu olmalı."

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now