Valerie

484 68 11
                                    

Kendini yatağa zor attı. Merdivenleri inerken üç kez düşme tehlikesi geçirmişti.

Elleri başta olmak üzere bütün bedeni titriyordu. Sanki Dominik'in camını çıkardığı penceresi bütün kütüphaneyi soğutmuştu. Yorganının altına girip rozeti ve Dominik'le olan konuşmalarını tamamen unutmak istedi.

Ne anlatmak istiyorsan söyle, dinlerim.

Ağzından garip bir ses çıktı. Gülüyor muydu? Hayır, gülüyor olsa gözlerinden yaşlar akmazdı. Belki de sonunda delirmeye başlamıştı.

Belki de Ursula söylediklerinde haklıydı. Nasıl bir işin içine girdiğinin farkında değildi. Şimdi de üstlendiği bu sorumluluğun altında eziliyordu.

Pelerinin cebine uzanıp rozeti eline aldı. Tepelerinden bastırılmış çemberlerin birleşmesiyle oluşan bir yıldızdı. Marmares'teki köklü ailelerin kendine ait rozetleri ve pelerinleri olduğunu o da biliyordu. Babası sayesinde tanıştığı tüccarların da böyle rozetleri olduğunu görmüştü. Bu sahte bir rozet değildi.

Peki bu rozeti neden ona vermişlerdi? Emer'in aklında ne vardı?

Peki ya sonunda güvenini kazandığı Dominik yaptıklarını öğrendiğinde onun yüzüne nasıl bakacaktı? Onu güldürdüğü için kendini değerli hissetmişti. Bu kimseye o yanını göstermeyen kırılgan, şapşal ve hüzünlü çocuğu bir kez olsun gülümsetebildiği için.

Şimdi göz göre göre kalbini kıracaktı.

Belki ben de artık bu hikâyenin kötü karakteri oldum, diye düşündü.

Belki de en başından beri iyi ve kötü diye bir taraf yoktu.

-

Güneş doğana kadar yatağında dönüp durdu. Havanın aydınlandığını görünce üzerine pelerinini alıp odasından çıktı. Ne Garrek'ten ne de Dominik'ten bir işaret vardı. Geri döndüğünde Garrek'in uyanıp kapıyı açmasını umut etmekten başka çaresi yoktu.

Elini tam taş kapıya götürecekken bir şey onu durdurdu. Buraya geldiğinden beri hiç bu saatte dışarı çıkmamıştı. Aslında daha önce hiç tek başına dışarı da çıkmamıştı. Onu kaç kez şehrin tehlikelerine karşı uyarmış, dikkatli olmasını söylemişlerdi?

Dikkatli olacaktı. Uğruna ailesi olan bekçileri bırakıp geldiği o gelecek hayali için, ne yapması gerekiyorsa onu yapacaktı.

O parlak gelecek için.

Cebindeki rozetin metaline dokundu. Bu işini görmezdi.

Sessiz adımlarla aşağı indi ve tezgâhın üstündeki yıkanmış bıçaklardan birini alıp cebine koydu. Kapının önüne geldiğinde omuzları daha dikti.

Ben çelimsiz bir kız çocuğu değilim, dedi kendi kendine. Ama kapıyı açıp dışarı çıktığında neredeyse korkudan bağıracaktı.

"Sessiz ol." Bu dünkü gençti. Eline cebine soğuk gözlerini ona diken genç. "Seni götürmeye geldim. Dün doğru dürüst bir cevap vermediğin için beni seni almaya gönderdi."

Valerie endişeyle arkasına dönüp Garrek'in odasına baktı ama neyse ki kütüphane hala sessizdi. İki eliyle arkasındaki kapıyı kapatacak oldu ama genç elini uzatıp kapı kolunu tuttu.

"Bırak, ben hallederim."

Valerie gencin yüzüne ilk defa gerçekten baktı. Kısa sarı saçlı, temiz yüzlüydü. Hiç de insanların kirli işlerini yapacak birine benzemiyordu.

"Ben yaparım." Yavaşça arkasındaki kapıyı kapatıp gence ters bir bakış attı. Ama Emer'in yardımcısı ona arkasını dönüp tek kelime etmeden yürümeye başladı. Marmares'in sabahları daha da soğuk olan rüzgarı saçları yüzünü kapatırken koşar adım peşinden gitti.

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now