Dominik

234 47 6
                                    

Bütün şehir onları ararken Dominik onları şehrin kalbine götürdü. Bildiği tek terzinin kapını vururken dükkânın boş olma ihtimalinden ödü kopuyordu.

"Yarin." Yarin üstünde kalın örgülü hırkasıyla belirdiğinde gözlerinde korku vardı.

"Savunucular her yerde oğlum... neler oluyor?"

Dominik ona sessiz olmasını işaret edince Yarin başını sallayıp onları içeri aldı. Yarin kapıyı arkalarından sürgülerken Dominik de perdeleri kapatıp odadaki iki lambayı da eline aldı.

"Savunucular bizi arıyor."

Başlığını indirip alnına yapışmış saçlarını kenara itti. Hemen yanında duran Valerie de başlığını indirmişti. Gözlerinin altında siyah noktalar vardı.

"Şu an şehirden ayrılmamız mümkün değil. Bütün çıkışları tutmuşlardır. Esme bize yardım edecek birilerini bulacak." Konuşurken nefesi sıkışınca boğazını ovaladı. "O... O zamana kadar burada kalmamıza izin verir misin? Eğer kendim için olsaydı bunu senden asla istemezdim. Ama yakalanırsak bütün Karpem zarar görür."

Yarin'in buruşmuş yüzü lambaların ışığında turuncu bir renge büründü. "Oğlum... siz ne yaptınız?"

Ne yapmadık ki? Yarin'e son bir haftadır başından geçenleri anlatmaya kalksa günler onun hikayesine yetmezdi. Üstelik koşuşturmaktan başta bacakları olmak üzere bütün bedeni titriyordu. Eğer bütün şehir peşlerinde olmasaydı odasına bile çıkmaz, kendini Garrek'in yatağına atıp iki gün yataktan çıkmazdı.

Düşünceleri o kadar yüksek sesliyken konuşmaya devam etmek canını yakıyordu.

Bir daha evine dönemeyebilirsin. Kütüphaneyi ve Garrek'i bir daha görememe fikri aklına gelince kalbi sıkıştı.

"Sana söyleyeceğim her şey seni daha çok tehlikeye atar." O an nefes alan herhangi bir şeye dokunsa kusacak gibi hissetse de elini Yarin'in omzuna koydu. "Tek istediğim arka odanda saklanmamız. Eğer savunucular gelirse ve seni zorlarlarsa," Ona güven verircesine omzunu sıktı. "Bizim arka odada olduğumuzu söylersin."

Yarin bir an durup ikisinin de yüzüne baktı. Valerie biri ona dokunsa yere devrilecek gibi gözüküyordu.

"Benimle gelin."

Dominik ona ışık tutarken Yarin elbisesinin cebinden anahtarı çıkarıp kapının deliğini çevirdi. Oda o kadar küçüktü ki kendini bir kutuya hapsolmuş gibi hissetti. Odada nemden kaynaklanan, insanın burnunu sızlatan bir küf kokusu vardı. Yarin'in yalnız yaşadığını onu tanıdığı günden beri biliyordu ama onun gibi yaşam dolu birinin ömrünü bu küçük odada yapayalnız geçirdiğini görmek canını sıktı.

Kim kimin için endişeleniyor? Altı yıldır bir kütüphanede ondan da yalnız bir adamla yaşayan Yarin miydi?

Valerie'nin kapının eşiğinde boş gözlerle beklediğini görünce onu kolundan tutup içeri çekti.

"Valerie," dedi, elini kucağında sıkıca tuttuğu kitapların üstüne koydu. Bu hareketi Valerie'nin yeşil gözlerinin parlamasını sağladı. "Kendini toplaman gerek."

Valerie gözlerini kırpıştırırken başını salladı. Ona kendisini toplamasını söylerken kendi ellerinin buz kestiğinin farkında bile değildi.

Yarin onun elindeki lambalardan birini alıp tek kişilik yatağın kenarındaki komodine koydu. Hemen sonra küçük, tombul elleriyle yatağın üstündeki hasır yorganı düzeltti. Yatağın karşısında da en az yorgan kadar eski bir koltuk vardı.

Dominik nefes almakta git gide zorlandığını hissetse de odadaki tek camı açmaya cesaret edemedi. Bu pencere de Karpem'in en işlek sokaklarından birine bakıyordu.

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now