Dominik

379 64 10
                                    

Garrek haklıydı. Başları büyük dertteydi.

Katar sonunda sessizliğini bozmuştu.

"Ken Katar bizi özlemiş olmalı." Garrek elindeki davetiyeyi ona uzattı. "Sarayda altı yıldır tek bir büyü şöleni bile yapılmadı. Aklından neyin geçtiğini merak ediyorum."

Davetiyeyi eline alıp okudu. Üçü de davetliler arasındaydı. Şölen bundan iki hafta sonra yapılacaktı. Sadece ülkenin zenginleri ya da saraydakiler değil, aynı zamanda halktan da insanlar da şölene katılacaktı. Önceki şölenler gibi sarayın ilk katında yapılacaktı.

"Endişelenmene gerek yok." dedi davetiyeyi masaya bırakırken. Davetiyenin yanında onlara kıyafet almaları için de bir kese para yollanmıştı. Dominik keseyi açıp paralara baktı. 50 kam. Bu parayla ancak bir tane gömlek alınırdı. Dominik keseyi de masaya attı. "Muhtemelen Maslarla ilgili bir şey oldu. Tahminimce başka bir köye daha saldırdılar. Şehre girmiş olsalar güvenliği arttırırlardı. Etrafta gereğinden fazla savunucu görüyor musun sen? Hayır. Yine de söylentiler yayılmaya başlamıştır. Hadi söyle bana Garrek, korkmuş bir halkın dikkati nasıl dağıtılır?"

"Süslü bir eğlenceyle," diye mırıldandı Garrek. "Belki maslarla ilgili açıklamayı da şölen gecesi yapabilir. Sadece eğlence yapmak istediğini düşünmüyorum."

Dominik başını salladı. "Ben de öyle düşünüyorum ama aklından ne geçtiğini tam kestiremiyorum. Çok da önemli değil zaten. Yakında belli olur."

Kapının önündeki askıdan aldığı pelerinini üzerine giyiyordu ki Garrek'in sesi onu durdurdu.
"Önüne gelen her şeyi almaya çalışırsa onu durdurursun, değil mi Dominik?"

"Bunu neden ona kendin söylemiyorsun?"

Garrek omuzlarını silkti. "Ne yapayım? Kıyamıyorum ona."

Ona inanamaz gözlerle baktı. Bir insanın bu kadar hızlı bir şekilde değişmesi normal miydi? Yavaşça iç çekip pelerinini başına geçirdi ve odasının kapısında beliren Valerie'ye baktı. Yeşil gözleri yaramaz bir çocuk gibi bakıyordu.

"Bunun nesine kıyamıyorsun ki?"

"Efendim?"

"Hiç," dedi Dominik kapıyı açarken. "Sonunda zengin olmama seviniyordum."

-

"Gerçekten büyü şöleni mi yapacaklarmış?" Valerie günler sonra dışarı çıktığı için o kadar mutluydu ki adeta seke seke yürüyordu. "Yeni dünya çok garip, çok!"

Dominik onu defalarca dikkatli olması için uyardı ama Valerie asla söz dinlemiyordu. Bir yerden sonra Dominik itiraz etmeyi bırakıp sessizce arkasından takip etmeye başladı.

Valerie köprüde yürürken aşağı sarkıp kurumuş göle baktı. "Burada eskiden çok su vardı." Eliyle yapay gölün bittiği yeri gösterdi. Karanlıktan pek bir şey gözükmüyordu. "Bir keresinde annemle Kalem'e geldiğimde gizlice dışarı çıkmıştım. Gölün içinde yüzen renk renk balıklar vardı. Ben onlara yem vereyim derken yuvarlanıp göle düşünce..." Utanınca saçlarını karıştırdı. "Eh, uzunca bir süre daha Kalem'i ziyaret edemedim."

Dominik'in gözünün önünde saçları yüzüne yapışmış, elinde yem poşetiyle eteğini çekiştiren bir çocuk belirdi. Yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle cezadan kaçmaya çalışıyordu.

Valerie ona her şeyi sordu. Dominik nasıl bundan bıkmadığını bilmiyordu ama bir şekilde her sorusuna cevap verdi.

Ona büyücüler sokağındaki kapatılan dükkanları gösterdi. Dükkanların içindeki evsizleri uyandırmamak için fısıldayarak anlatıyordu. Valerie hakikaten de hayatının büyük bir kısmını Marmares'in dışında geçirmiş olmalıydı. Yerleri ya da işlevlerini biliyordu ama her şehirde ancak o şehrin yerlilerinin bileceği detaylardan habersizdi. Dominik de Dominik de uzun yıllar saraydan çıkmadığı için kütüphaneye ilk geldiği sene böyle hissetmişti.

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now