Valerie

289 44 6
                                    

Valerie gözlerini kapattığında yine aynı sözü duymuştu. ki mira karamerder. ki do mi finsen.
Gözlerini açtığındaysa nal sesleri duydu.

Bu sözü kaçıncıya duyduğunu bilmiyordu. Hala bu kelimelerin ne anlama geldiğini bilmiyordu ama sorabileceği kimse de yoktu. Keşke Ursula yanında olsaydı.

Artık ya midesi eskisi kadar bulanmıyordu ya da midesinde hiçbir şey olmadığı için öğüremiyordu. Hangisi olduğuna karar veremedi. Bir kolu kitaplarına sarılı bir şekilde uyuyakalmıştı. Gözleri karanlığa alışınca karşısında oturan Markus'un ona baktığını gördü. Gözleri karanlıkta birer fener gibi parlıyordu.

Dominik de hemen onun yanında yatıyordu. Başı arabanın kenarına yaslanmış, boş bir ifadeyle hareketsizce duruyordu. Valerie herhangi birinin bu kadar hareketsizce uyuyabileceğini düşünmemişti.

"Onu ben uyuttum." Markus bir kolunu camın kenarına yaslamıştı. "Seni de uyutmuştum ama nasılsa büyümü geçtin. Yine."

Valerie bunun açıklamasını yapmak istemedi. Canı hiç konuşmak istemiyordu ama bir daha Markus ile yalnız konuşma şansı bulamayabilirdi. "Gördüğün gibi benim de yapabildiğim bir şeyler var."

"Yapabildiğin birçok şey olduğunu biliyorum." Gözleri Valerie'nin pelerinine kaydı. Markus'un yetenekleri onu her geçen gün büyüden daha çok soğutuyordu. Hayat onu bir yalancı ve hain olmaya zorlayana dek hiçbir zaman insanlardan bir şey gizleyen biri olmamıştı. Ama son zamanlarda bunun ne kadar değerli olduğunun farkına varıyordu.

"Önce sana bazı sorularım var." Valerie eliyle kitapları daha da sıkıca tuttu. "Bana beklememi söyleyip ortadan kayboldun. Bunca zamandır neredeydin?"

"Sen de beni beklemek yerine Marmares'e gidip saraya sızdın ve saraydan kitap çaldın."

O pek öyle olmadı ama. "Seni yeterince bekledim. Ama seninle ayrılırken bu işte beraber olduğumuzu düşünmüştüm."

"Ben öyle bir şey söylemedim." Valerie onu tersleyecek gibi olunca başını eğdi. "Özür dilerim. Sana güvenmiyor değilim. İçinde bulunduğumuz durumu sen de görüyorsun. Ben yıllardır bu işi çözmek için çabalıyorum. Sense sadece birkaç aydır bu işin içindesin. Söylesene, kaç ceset gördün? Kaç kişiye yalan söyledin? Kaç kişiye ihanet etmek zorunda kaldın?"

Kaç ceset gördün? Kaç kişiye yalan söyledin, kaç kişiye ihanet ettin? Valerie'nin midesi tekrardan bulanmaya başladı.

"Valerie..." Markus uzanıp bir elini onun dizine koydu. Valerie onun yüzünde bir anlığına Kitarek olan Markus'u değil de onun dostu, sevdiği kişi olan Marah'ı gördü. "Ben... sevdiğim birçok insanı kaybettim. Sana da zarar gelmesini istemedim."

Valerie artık bu sözleri duymaktan bıkmıştı. "Herkes sevdiği birilerini kaybetti. O köyde uslu uslu oturursam güvende mi olacaktım? Şu an bütün ailem başkentte ve bıçağın ucunda duruyorlar. Üstelik..." İçinden gülmek geldi. "Benim bu kadar masum olduğumu mu düşünüyorsun?"

Markus ona anlamaz gözlerle baktı.

"Beni neden korumak istediğini anlıyorum ama artık bunun için çok geç." Uyurken dünyadaki en masum insana dönüşen dostuna baktı. Gözünün önünde Obaron çığlıklar atarak kolunu tutuyordu. "Bütün bunlar olmasa bile..."

"Bütün bunlar olmasa bile?" Bunu daha önce hiç sesli olarak hiç söylememişti ama onca karanlık rüyasından sonra olduğu şeyi biliyordu.

"Her zaman meraklıydım." Bunu ona söyleyen şeytan gözlü adamı hatırladı. "Merak benim gibiler için tehlikelidir. Eninde sonunda başımı belaya sokacaktım."

Valerie geriye doğru yaslanıp pelerinin altından kitapları çıkardı. "Büyü kitaplarına ihtiyacın olduğunu söylemiştin. Sanırım bunlar işini görür."

Kitapları ona uzatınca Markus geriye yaslanıp kitaplara göz gezdirdi. "İtiraf etmeliyim ki bunları sen olmasan asla alamazdım. Ki Tekür, li Valerie."

Markus'un neden onu korumaya çalıştığını artık anlıyordu. Ama bu onu affedebileceği anlamına gelmiyordu. Belki isteyerek yapmamıştı, belki de ona her şeyi kendi yükünü paylaşacak birine ihtiyaç duyduğu için anlatmıştı.

Ama Valerie yaptığı her şeyden pişmandı. Bütün bunlar onun suçu olmasa da dönüştüğü kişi için Markus'u affedebileceğinden emin değildi.

En çok da... beraber Dominik'e yaptıkları için. Valerie li ekini hak etmiyordu.

"Bana öyle seslenme."

Sirene'ye varana kadar da bir daha konuşmadılar.

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now