Dominik

415 60 41
                                    

Ne ara uykuya daldı ya da ne ara uyandı emin değildi. Penceresinden baktığında güneşin alçalmaya başladığını gördü. Onun için bu kadar saat uyumak bir mucizeydi.

Son birkaç gündür ne doğru dürüst uyumuş ne de yemek yemişti. Sürekli kitapların arasında, zihnini sivri tırnaklar gibi kaşıyan soruları cevaplamaya çalışarak geçiriyordu. Hala en başında aradığı cevabı bulamamıştı. Ama sorması gerektiğini bile bilmediği, bambaşka bir sorunun cevabıyla yüzleşmişti. Gözleri komodininin üstünde duran kutuya gitti.

Bugün çözeceği bir gizem yoktu. Ama yapması gereken önemli bir şey vardı.

Üstünü değiştirdi, kirli kıyafetlerini topladı. Koridorun sonundaki banyoya gidip yüzünü yıkadı ve temiz kıyafetler giydi. Gözlerinin önüne gelen saçlarını kesti. Fakat bu sefer saçlarının yanlarına dokunmadı.

Odasına döndüğünde kirli kıyafetlerini masasının üstüne bıraktı ve komodininin başına oturdu.

On gümüş yüzüğünden dört tanesinde hiçbir taş yoktu. Taşların yokluğunda estetik görüntüyü gümüşü çizgiler halinde eriterek sağlamışlardı. Bu yüzüklerden ikisini işaret parmaklarına geçirdi. Sonra üzerinde kare siyah bir taş olan yüzüğü sağ serçe parmağına taktı.

Geri kalan yüzükleri çekmeceye özenle yerleştirdikten sonra geriye sadece kırmızı kutu kaldı. Bu kutunun içindeki yüzük annesinin parmağına göre yapılmıştı, yani Dominik bu yüzüğü takamıyordu. İsteseydi genişletip kullanabilirdi ama etrafta başbekçi yüzüğüyle gezmenin ününe ün katmaktan başka
hiçbir faydası yoktu.

Yüzüğü açıp iki parmağıyla tuttu. Yüzüğün üzerinde siyah, içi boş bir karenin üstüne gövdesi şişkin, yeşil bir taş yerleştirilmişti. Konseydeki her bekçinin yüzüğü kare olurdu. Sadece başbekçilerin yüzükleri bu unvanı aldıktan sonra oyulup bu şekle getirilirdi.

Dominik taşların aynı renk mi yoksa farklı renklerde mi olduğunu hatırlayamıyordu. Ama bildiği kadarıyla başbekçiler yüzüklerindeki taşları farklı renkte seçebiliyordu. Onların başbekçi olduğunu gösteren şey ise yüzüklerinin üzerindeki altın üçgen modeldi. Sadece onların yüzüğündeki taş üçgen şeklindeydi.

Yüzüğü havaya kaldırıp tutarken boştaki eliyle boğazını temizledi. Gece uykusuz kalmasının nedenlerinden biri de bu yüzüktü.
Eğer gerçekten verdiği karara sadık kalacaksa bugün uzun bir konuşma yapması gerekecekti.

Yüzüğü kaldırırken öksürüp boğazını temizledi. Matana''yı bile atlattın. Ne kadar kötü olabilir ki? Ama orada sözde nişanlısı olan arkadaşına ölen annesinin bekçi yüzüğünü hediye etmeye çalışmıyordu.

Konuşmaya başlamadan önce yüzünü buruşturdu. Bu konuşmayı da atlatırsam gerçekten saray konuşmacısı olabilirim.

"Herkes bizi nişanlı bildiği için sana bir yüzük vermem gerek," Sonunda konuşmaya başladığında kaç dakikadır yüzüğe baktığını bilmiyordu ama karnı guruldamaya başlamıştı. Yüzüğün taşına bakarken Valerie'nin yeşil gözlerini gözünün önüne getirmeye çalıştı.

"Bu yüzden bu yüzüğü almanı istiyorum. Bu yüzük aslında annemin, bu yüzden de benim parmağıma olmuyor. Ama senin parmağına olabileceğini tahmin ediyorum. "

Bu yeterince iyi miydi? Bilmiyordu. Eğer dün gece öğrendikleri onu bütün aşk kitaplarına sonsuza dek küstürmeseydi bir tanesini açıp gerçekten okur, aslında arkadaşı olan nişanlısına nasıl evlenme teklif edileceğini öğrenirdi.

"Ben..." Yüzüğü parmaklarının arasında oynattı. "Hissettiklerimi anlatma konusunda iyi değilim. Ama... sana anlatmak istiyorum. O yüzden deneyeceğim."

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now